Bu konu hakkında ayrım yapmak çok zor olsa da favori yazarım Jane Austen.
Jane Austen, 19. yüzyılın en mükemmel yazarlarından biridir. Kendisi İngilizdir. 1783’te Oxford’da bir akrabası sayesinde okumuş; eğitimine Southampton’da devam etmiştir. Döneminde kadınların çalışmasının, düşüncelerini sergilemesinin ayıp karşılanmasına rağmen büyük bir cesaret göstererek birçok insana öncü olmuştur.
Onun o hikayeleri anlatış şekli,kendi hayatından kesitler vermesi ve sonu gelmeyen aşk dolu dramları beni çok etkiliyor. Jane Austen ile ilk Gurur ve Önyargı diye bildiğimiz ‘Pride and Prejudice’ kitabı ile tanışmıştım. İlk başlarda kitabı elime aldığımda çok uzunmuş gibi gelse de ilk sayfasından son sayfasına kadar kesintisiz okuyup bitirdiğim bir eserdi.
Yazar’ın bir çok sevilen eserini filme uyarlanmış olarak görürüz. Bunlardan bazıları;
– Sense and Sensibility (1995)
– Pride and Prejudice (2005)
– Emma (1996)
– Becoming Jane (2007) (otobiyografi)
Aşk ve Gurur filmi en çok sevdiğim. Özellikle Keira Knightley’nin beğendiğim oyunculuğu da içerisine girince hikayeyi güzel yansıttıklarını düşünüyorum. Ama tabiki kitap mı film mi tartışmasından galip çıkan kitap olacaktır. Kitap hikayeyi her sayfasında özenle işlenmiş, film ise iki saate ne kadar ayrıntı sığdıra bilinecekse o kadar sığdırılmış ayrı bir evrendir. İkisine de farklı emek harcandığını belirtmek istiyorum.
İKNA..
Bu eserinde Jane; aile hayatının kısıtlamalarından ancak evlilik yoluyla kurtulabilen genç kadınların bulunduğu durumu ustalıkla anlatır. Ve aynı zamanda iki insanın kaderinin günün birinde yeniden kesiştiğinin dramatik hikayesidir. Filme uyarlanmış hali persuasion Netflix’te bulabilirsiniz.
Öte yandan yazarın her eserinde savunduğu yapıya bakarsak;
19.yy’da kadınların haklarını savunması gerektiğini, sadece erkeklerin varlığı ile hayatlarını sürdürmeleri gerekmediğini feminen bir düşünce yaklaşımı ile bizlere yansıtmıştır.
Hayatını sürdürmek için zengin bir eş bulup evlenmek yerine aşık olup da güzel bir hayat sürülebileceğini savunmaktadır. Erkeklerin düşüncelerine baş kaldıran aksine kendi düşüncelerinin önemini de onlara hissettiren güçlü bir kişiliktir Jane.
Romanlarındaki baş kahramanların hepsi kadın olmakla birlikte mutlu bir evlilik ile romanları sonlanmaktadır.
Yazarın tüm romanları sinema ya da televizyona uyarlanmıştır. Yaşamı boyunca hiç evlenmeyen yazar 8 Haziran 1817 yılında göğüs kanserinden dolayı yaşama veda etmiştir.