İlham herhangi bir şeye başlamak için oldukça güzel bir itici güçtür. Bir adım, bir başlangıçtır. Çıkacağın yolda sana eşlik edecek sadakatli bir dosttur aynı zamanda. Önemi ve değeri oldukça büyüktür. İlhamı nerede bulacağını aramak ise sonu görünmeyen bir yola öylece bakakalmaktır. İnsan kendine iyi gelen şeyin ne olduğunu bir arayışa girerek değil ancak yaşayarak öğrenebilir.
Bense kendime en çok bu konuda yabancı kalamıyorum. Bazen ıssız bir sokakta, kuruyan yaprakların ezilirken çıkardığı hışırtıların arasında öylece yürürken dönüyorum benliğime. Bazen dalgaların o asi görüntüsünde buluyorum kendimi, derin maviliğe dalarken. Bir ağaca bakıyorum bazen de, yeşil yaprağının nasıl bir o yana bir bu yana salındığına şahit oluyorum. Yüzümde naif bir gülümseme beliriyor, çünkü o an kendimi o yaprakta görüveriyorum. Ve ilham, içimi tarifi zor bir huzurla dolduruyor aniden. Bana kendini tattırıyor. Beni buluyor çünkü en saf halime şahit oluyor. Kendime en yenik olduğum halime rastlıyor ve yoldaşlık ediyor bana.
Uzun süre de terk etmiyor beni. Dinlediğim şarkılarda, denizin üzerinden çekilmeyen gözlerimde, üzerine bastıkça sesleri daha da yankılanan o yaprakta… Her an her yerde ama en çok da benimle.
En saf halimde.