Fransız İhtilali ile tanınan giyotin, 200 yıllık bir zamanda binlerce savaş suçlusunun, vatan haininin, siyasetçilerin, bilim insanının ve aristokratın başını gövdesinden ayırdı. Peki, giyotin neden tercih edildi ve nasıl ortaya çıktı.
Gelin hep birlikte giyotine dair her şeye bir göz atalım!
İnsancıl Bir İdam Yöntemi
Fransız devrimiyle tanınsa da, giyotin olarak bildiğimiz idam yönteminin geçmişi orta çağa kadar uzanıyor. O dönemlerden beri olmak üzere Almanya’da Planke, İtalya’da Mannaia, Britanya’da Scottish Maiden adlarıyla biliniyor ve kullanılıyordu.
Fransız İhtilali sırasında bol miktarda ihtiyaç duyduğu infaza, hümanist bir anlam kazandırmak için Joseph-Ignace Guillotin tarafından geliştirilen giyotin kullanılmıştır. Evet, ismi de geliştiricisinden gelmektedir.
İhtilal sonrası dönemde giyotin idamları bugün Concorde Meydanı diye bilinen Devrim Meydanında gerçekleştirildi. Halk, bu aktiviteye topluca gider ve bunu sanki sosyal bir etkinlikmiş gibi haline davranırlardı. Şarkılar söylenir, şiirler okunur, alışveriş için tezgâhlar açılır, hediyeler alınır, hatta yakınlardaki meşhur Cabaret de la Guillotine‘e uğranıp bir iki lokma atıştırılırdı.
Çocuk Eğlencesi ve Ünlü Giyotin Cellatları
Giyotinle yapılan idamlara en çok ilgi duyan kesimlerden biri de çocuklar olmuştu. Giyotin idamlarını büyük bir merakla ve heyecanla izliyorlar, minyatür boyda üretilmiş olan oyuncak giyotinler ile kendi idamlarını gerçekleştiriyorlardı. Bu idamları çoğu zaman kendi oyuncak bebekler, hatta bazen de canlı fareler üzerinde gerçekleştiriyorlardı. Daha sonraları ise çocukların bu uygulamaları uygunsuz görüldü ve giyotin oyuncaklarına yasaklamalar getirildi.
Bugün herkesin yüzünü, hayatını ezbere bildiği ünlülerimiz gibi, İhtilal ve sonrası dönemindeki giyotin cellatları herkes tarafından bilinen ve tanınan ünlü kişiliklerdi. Herkes onlara adeta hayrandı ve yaptıkları işlerle gurur duyuyorlardır. Giyotin cellatlığı aynı zamanda bir aile işi olarak görülürdü. Örneğin Sanson ailesi, 1792 yılından sonraki 50 yıllık zamanda binlerce insanın idamını gerçekleştirdi. Bunların arasındaki en ünlü isimler ise Kral 16. Louis ve karısı Marie Antoinette gibi isimlerdir.
Halk arasında kopan kafaların hala bilinçlerinin açık olduğuna dair yaygın bir söylenti dolanmaktaydı. Bir cellatın kopan kafayı kaldırıp tokatlaması ve halka göstermesi üzerine seyircilerin dediğine göre kurban öfkeyle kaş çatmıştır. Bu olayın ardından bilim insanları deneyler yapmaya başlamışlardır. 1880 yılında Dassy de Lignieres isimli bir doktor, kopan kafaya kan enjekte etmiş ve onu tekrar hayata getirmeye dahi çalışmıştır.
Giyotin Yakın Bir Zamana Kadar Bizimleydi
Aslında giyotin Fransız İhtilali’nde bitip gitmedi. Yakın bir zamana kadar giyotin hala vardı. Öyle ki, Amerika Birleşik Devleti’nde Star Wars’un ilk kez gösterime girdiği zamanlarda Fransa’da resmi olarak giyotin hala kullanılmaktaydı. Öyle ki Nazi dönemi Almanya’sında da giyotin kullanılmaktaydı. 1933’te idam metodu olarak kabul edilen giyotin Almanya’da 16 bin insanın canını aldı.
Giyotin bıçağının ağırlığı 40 kilo civarındaydı. Buradan da anlaşılacağı üzere bir insanın başını gövdesinden kolaylıkla ayırabilecek kuvvetine sahipti. Dışarıdan insanlık dışı gibi görünse de kurbanlarının başlarını gövdelerinden yaklaşık olarak 000,5 saniyede ayırıyordu. Bu da onlar için acısız ve aniden gelen bir ölüm anlamına geliyordu.
Yaratıcısı da Giyotinle İdam Edildi
Giyotinin yaratıcısı olan Robespierre, devrimin bir numaralı adamlarından biriydi. Ürettiği giyotinle binlerce insanın kellesini bedeninden ayırmıştır. Kelle aldıkça tahttan düşürdüğü kraldan farksızlaşmış, adeta bir tirana dönüşmüştü. Bunu fark eden meclis de idamına karar vermiş ve onun giyotinle infaz edilmesini talep etmiştir. Lakin Robespierre’nin giyotinle ölme niyeti yoktur. Çenesine dayadığı silahla intihara kalkışır fakat ıskalar ve çenesi parçalanır. Giyotinle idame giderken bütün yüzü sargılıdır ve ironik bir şekilde kendi ürettiği idam aracıyla öldürülür.