Will Smith’in başrol oynadığı Ben Efsaneyim filmini izlediniz mi ? Filmin başında boş New York caddelerinde kırmızı beyaz spor arabasını son gaz kullanıyor. Boş savaş gemisinin üzerinde golf oynuyordu hatırladınız mı ? İşte benim en büyük fantezimin ilham kaynağı bu sahneler olmuştu.
İnsanlardan arınmış bomboş bir dünya benim haricimdeki tüm insanlar bir anda toz olup uçmuş geriye insanlığın şimdiye kadar yaptıkları ve bir de ben kalmışım. Koskoca dünya da bir tek ben. Ahhh ne güzel olurdu. Bu fantezi beni öylesine büyülüyor ki derin derin düşünmekten kendimi alamıyorum. Önce şöyle güzel bir dünya seyahatine çıkardım. Alırdım bir lüks karavan doldururdum okumak istediğim kitaplarla, izlemek istediğim filmlerle ve elbette temel ihtiyaçlarla. Eee belli bir süre sonra elektrik gideceğine göre internet diye bir şey olmayacak yolu bulmak için gerekli haritaları pusulaları aldıktan biraz da depoya benzin koyduktan sonra yola çıkmaya hazırım.
İlk durak elbette Avrupa Yunanistan ile Akdeniz kıyısından başlayıp İngiltere Norveç Rusya ile biten şöyle güzel bir tur. Sonrasında ver elini Asya Avustralya Afrika ve en sonunda Amerika kıtası. Muhtemelen California’ya yerleşirim iklimi güzel dümdüz memleket tarıma da elverişli. Geri kalan hayatım burada geçerdi kesin. Ara sıra Türkiye’ye dönüp kitap ve Film dizi stoğu yapmak gerekir tabi.
Bu fanteziyi derinleştirmeye, en ince ayrıntısına kadar düşünmeye ve anlatmaya asla doyamayacağım ama şimdi burada hepsini anlatamam. Sonuçta bu hayali burada anlatmamın sebebi ne kadar güzel olduğu değil benim geriye kimsenin kalmamasını isteyecek kadar yalnız kalma isteğimin sebebini aktarmak.
Size bir soru sorayım. Sizce çevresinde kimsesi olmayan sevdiği veya seveni olmayan bir insan mı yalnızlığından daha çok acı çeker. Yoksa çevresinde sevdiği onlarca insan olup onlarında kendisini sevdiğini düşünen ama buna rağmen kendisini yalnız hisseden, her gün belki bir gün bu yalnızlık hissinden kurtulurum diye umutla bekleyen bir insan mı yalnızlığından daha çok acı çeker ?
Hangisinin daha çok acı çektiğini bilemem ama ben çevresinde onlarca insan olup yine de yalnız hisseden bir insanım ve içimdeki o umut hep acı çekmeme sebep oluyor. Ya bir noktada birisi beni yalnızlığımdan kurtaracak ya da çevremde kimse kalmayacak ki ben bu umut yüzünden daha fazla acı çekmeyeceğim. Sana nasıl davranılmasını istiyorsan sende başkalarına öyle davran prensibinden yola çıkarak sevdiklerime bol bol ilgi göstermekten geri durmadım ama şimdiye kadar kime ne kadar çok ilgi gösterdiysem en az ilgiyi ondan gördüm. Yani şimdiye kadar ne kadar uğraşsam da kendimi yalnızlıktan kurtaracak birisini bulamadım. Geriye tek bir yol kalıyor umudu tamamen öldürmek.
Maalesef bunu da yalnızca hayal edebiliyorum 🙂