Birçoğumuz sosyal hayatımızda sıklıkla bu iki kavrama yer veririz. Fakat kaçımız gerçek anlamlarına aşinayız?
Empati, bir kişinin kendisini bir başkasının yerine koyabilmesi ve onun duygu, düşünce ve davranışlarını anlayabilmesidir. Empati bir yetenek değil beceridir. Bireyin empati becerisinin gelişmesinde ailesinin rolü çok önemlidir. Sevgi dolu bir ailede büyüyen, devamlı ceza vermek yerine özgür bırakılan bir çocuğun empati yapma becerisinin oluşması olasıdır.
Empatide esas olan kendimizi karşımızdakinin yerine koyup kendi düşüncelerimizi onu kırmadan aktarabilmektir. Örneğin, arkadaşımızın biriyle tartıştığını farz edelim. Ona, “Öyle dememeliydin, yanlış davranmışsın. Neyse boşver bence. Ben de yaşamıştım aynısını.” gibi cümleler söylemek anlamsızdır. Bu şekilde karşımızdaki kişi yoğun bir şekilde “anlaşılamama” duygusuna kapılır. Bunun yerine “Seni anlıyorum ama ben senin yerinde olsaydım şu şekilde davranırdım.” gibi bir dille yaklaşmalıyız. İyi bir empati yapabilmenin en iyi yollarından biri de karşımızdakine sorular sormaktır. Ali diye bir arkadaşımız kız arkadaşından ayrılmış olsun. Ali’ye :”Bu ayrılık sana ne hissettirdi? Onunla birlikteyken olduğun sen ile şimdi ki senin arasında ne gibi fark var? Bu ayrılıkta kendini suçluyor musun?” gibi sorular sorarak hem onu anladığımızı hissettirmiş oluruz , hem de kendimizi onun yerine daha kolay koyabiliriz.
Empati kavramı üzerine söylenmiş bir Kızıldereli deyimi vardır: “Karşımızdaki insanın ayakkabısı içinde yürümek.” Bu kavramdan genellikle olaylara karşımızdaki insanın gözünden bakarak onun duygu ve düşüncelerini hissetmemiz gerektiği çıkarımında bulunuruz. Yani özetle bu deyim sıklıkla sempati ile karıştırılır. Peki sempati nedir?
Sempati teriminin kelime anlamına duygudaşlık diyebiliriz. Sempati duyduğumuz kişilerle duygularımız aynıdır; o üzülüyorsa üzülüyoruzdur, o seviniyorsa seviniyoruzdur, o sinirleniyorsa sinirleniyoruzdur. Sempatide doğruluk esas değildir, karşımızdaki insan haklı mı haksız mı diye düşünmeyiz. Onun duygu eve düşüncelerine koşulsuz hak verir, onun gibi düşünür, hissederiz.
Empati yaparken onunla aynı duygu ve düşünceleri hissetmemiz gerekmez, empatide “Ben senin yerinde olsaydım” kavramı esastır. Birçoğumuz işte burada iki kavramı ayırt etmekte zorlanırız. “Ben empati yaptım, sonuna kadar ona hak veriyorum.” diyen biri empati değil sempati yapmış olur.
Kısacası empati “anlamak”, sempati ise “hak vermek” demektir.