Sanat, edebiyat, insan, doğa ve tüm organizmalar sistematik olmak olmak zorundadır. Sistematik denen şey, belli kurallar, işleyiş ve kaygılar olarak düşünülebilir. Şayet işleyiş mükemmel ise veya işleyişin mükemmel olduğuna inanılıyorsa ilerlemekten söz etmek imkansızdır. Çünkü her şey, herkes mükemmeldir. Bu basit bir zihin aldatmacasından başka bir şey değildir.
sistemler, bireyler, toplumlar ve işleyişleri ilerletmenin biricik yolu eleştirmektir. Ancak kaygıların, fikirlerin; bireysel basit çıkarımlardan oluşamayacağı açıktır. Eleştirirken tüm değerlendirmeler -önceki bilim, sanat ve felsefe birimleri- göz önünde bulundurulmalıdır. Sonra şahsi değerlendirme yapılmalıdır. Burada amaç başarılı bir eseri bilimin birikimli ilerleyen bir organizmanın üzerine inşa etmektir. Eleştirmen kesinlikle aşağılayıcı bir üslup kullanmamalıdır. Burada maksat, üretimi desteklemek ve üretimin saygınlığına halel getirmemektir. Elbette üretilen her şey takdire şayan değildir. Ancak ne olursa olsun üreten, üretmeyenden; hareket eden, yerinde sayandan üstündür ilkesi daima gözetilmelidir.
Daima ilerlemenin biricik yolu kaliteli eleştiriden geçmektedir. Sanat, edebiyat yerinde sayarken eleştirinin olması, kabul edilmesi söz konusu olamaz. Edebî, bilimsel eleştiri verimli topraklarda – hatta çok verimli topraklarda yetişir. Öyle alıp bizim buralarda bu yemiş yok tohumunu bulalım da yetiştirelim demekle asla yetişmez. Nazlıdır, sürekli bakım ister yoksa eleştiri kurur gider.
Bizim edebiyatımız, şu anda kuruma safhasında haliyle eleştiri yok. Bir çoğumuz, eleştirinin yokluğunu demokratik bir ortamın olmayışına bağlayabilir. Ancak tarih bize bunun doğru olmadığını söylüyor. Rönesans sonrası Avrupa…. Tolstoy ve diğerleri sonrası Rusya… Frankfurt enstitüsü sonrası Almanya…
Birde bizim 1945 sonrası 1960 anayasamız… Evet tarih bizi yalanlıyor. Biz demokrasiyi veya kendimiz için en verimli sistemi inşa ediyoruz. Tabii ki daha yükseklere ulaşmak için mutlaka sağlam, sapasağlam bir geçmiş ve temelimiz olmalı. Bu fikrin tersi ne zaman doğru olur? İnşa ettiğimiz sistem, ürettiğimiz kitap, sanat daha verimli bir başka sistemi veya ürünü/bireyi doğurursa….
Demek ki klişe bir tabir ile torunlar için bizim bir miras bırakmamız lazım.
Demek ki ektiğimizi biçiyoruz.
Demek ki ettiğimizi buluyoruz.