Bizim çocukluğumuzda önlükler vardı giydiğimiz her pazartesi cebimize özenle katlayarak koyduğumuz mendilimiz ve annemizin düzelttiği yakamiz vardı.Sira örtülerimiz hesapsız arkadaşlarımız vardı.mutluyduk okulda evde sokakta koşarken oynarken zıplarken.okulda yediğimiz simitle içtiğimiz gazozu değişmezdik kebaba.özetle mutlu çocuklardik bizler 90 larda şimdi ise o çocukluktan çıkmış bir eğitim neferiyim yani bir öğretmenim su anki öğrencilerime bakınca onlara aciyorum üzülüyorum simdiki çocuklar oynamayı paylaşmayı yetinmeyi daha da önemlisi tatmin olmayı bilmiyorlar şimdi bizden bu çocukları yetistirmemizi istiyor anne ve babalar.
ama gelin görün ki işin aslı o kadar kolay değil ilk etapta önce eğitim aileyle başlar bizler de bu işe ailelerle baslamaliyiz tabii ki bu is ulkemizin her tarafinda ayni sistemle ve sekilde yurutulumez cunku ulkemizin dogusu ve batisi arasinda bu konuda cok ciddi kultur ve ekonomik farklari var. Oncelikle dogudan baslayan bir egitim isigi yayilmali ulkenin her yanina bu isik ailenin temel diregi olan babayla degil tabii ki anneyle baslamalidir cunku anne egitilirse aile aile egitilirse toplum degisir.bundan boyle bu isin nasil olacagini ne sekilde olacagini kademeli bir sekilde anlatmaya ve anlattiklarimizi birlikte uygulamaya baslamaliyiz.unutmayalim ki insan her yasta ogretim alabilir ama egitim belli bir yasta verilmediyse sonrasi cok ama cok zor oluyor.Esenlikle kalin