Eğitim Sistemindeki Kaos

Eğitim Sistemindeki Kaos

Eğitim Sistemindeki Kaos

Bir türlü bir noktaya ulaştırılamamış eğitim sistemi içinde hepimiz birer kuklayız aslında.

Neden peki?

Özelikle Türkiye’de, akademik başarı hayli önem görmektedir. Aman kızım tıp kazansın, oğlum mimar olsun… Daha aşağısı kabul edilemez. En yüksek yerde en yüksek makamlarda ekmek kazanılıyor çünkü sadece, değil mi (!)

Bunun yanı sıra, çocuklar arası kıyasla birlikte kendine güvenmeyen, çekingen, utangaç biri olur çıkar kendi evlatları, ama ebeveynler umursamaz bile. “Elalemin çocuğu 90 almış, ya sen? 20 ne ulan?” sorusunu duyan çocuk, “notlarım benden daha çok önemsiyorlar.” düşüncesini aklına bir kez getirdi mi daha da kaçışı yok… Sevgisizlikle savaşabilmiş tek kişi tanımıyorum şahsen. Neyse ki böyle bir ailede yetişmemiştim, zaten ortalama bir öğrenciydim ve arada sırada düşük aldığımda “sen yanımızdasın, gülüyorsun ya tamam; önemli olan bu.” denildi hep. Bir kez daha saygılarımı sunuyorum onlara buradan, şimdi konuya devam edelim;

Toplumda Eğitime Yönelik Yanlış Yapılan Şeyler

Sesi çok güzel olan öğrenciler, matematiği sevmediği için başarısız görüldü. Oysa ki ondaki sesi doğru değerlendirebilselerdi, belki de günümüz boş zihinlere sahip yüzlerce fenomendense bileğinin hakkıyla tanınıp bize kendi şarkılarını söyleyecekti.

Dil okuyanlara “tek ders var zaten, bundan da kalma bir zahmet” baskısı yapıldı. Ve belki de kalma korkusuyla sınava girince bildikleri kaç kelimeyi unuttular…

Kendi doğrularına uymuyorsa, o şey kesinlikle yanlıştı. Bağnaz ve köklü bir düşünce yapısı hakimdi her zaman. At gözlüklerini çıkardıklarında, bu kez kör oluyorlardı.

Daha niceleri.. Ve bir şey söyleyeyim mi, biz ne kadar yazsak da, karşı çıksak da, istemesek de bu böyle devam edecek. Sıra en can sıkanda şimdi;

Eğitim Sistemindeki Yanlışlar

Öğrenci odaklı düşünmemek.

Evet, her şeyin temeli bu aslında. Kimse demiyor ki bu çocuk zaten aile, arkadaş, kariyer planlaması, sağlık vs. bir ton derdin içinde yüzüyor bari bunu hafifletelim.

Evet öğretilmesi gereken çok şey var ama bunun 7 yaşındaki, aklı elindeki balonda kalmış küçücük çocuklara kalem kitap vererek mi yapılması lazım? Sonra bir de ‘okulu sevmiyor’ diye hayıflanırsınız. Sevmez tabii!

Yatkınlığa göre bölümler olmalı, herkes aynı müfredatta okumamalı. Sesi olan sesini, dili olan dilini geliştirmeli. Herkes her şeyde başarılı olacak diye bir kaide yok, ki olamaz da zaten. Kimi fiziğe kendini yakın hisseder kimi coğrafya delisi olur. Sen birinde iyi olanı diğerlerinde kötü diye yolunu kaparsan hiçbir yere varamazsın, hiçbir yere! Bilim insanlarına bakın, hiç 8-12 dal ile aynı anda uğraşan var mı? Bulamazsınız. Aynı mantık işte, hani hep derler ya ‘Türkiye 100 yıl geriye gitse 100 yıl ilerlemiş olur.’ diye, aynı hesap.

Ben zaten alacağım eğitimi almışım da yeni nesiller ne yapacak hiç bilmiyorum Allah hepsinin yardımcısı olsun. Zira hiçbir kişi ‘ay şu taşı da ben çekeyim ayaklarının altından’ demiyor, hep yeni engel setleri kurma peşindeler. Ne kadar yazsam o kadar çoğalıyor anlatacaklarım, siz beni anladınız fazla uzatmayayım ben artık. 🙂

Yolunuz açık bahtınız ak olsun, seviliyorsunuz.

beyaz karavan
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Fare Öyküsü – Cengiz Ülkü
Fare Öyküsü - Cengiz Ülkü

Fare Öyküsü – Cengiz Ülkü

Sonraki
Yok Ettiğimiz Evimiz

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.