Eğitim mi Meşguliyet mi?

Eğitim sistemleri, kuşku götürmez ki, nesilleri devletin istediği istikamette, ihtiyaç duyduğu alanlarda yetiştirmek üzere kurgulanmışlardır. Yaşamımızdaki en pahalı araçlardan biridir eğitim. Buna rağmen devlet her vatandaşı için, asgari düzeyde de olsa, gerekli harcamayı yapıp, eğitim talebini karşılamaktadır.

Bu çaba çok büyük bir organizasyon gerektirmektedir. Türkiye’de milyonu aşan öğretmen, öğretim üyesi bu işle hayatını kazanmaktadır. Eğitimciler dışında milyonlarca insan eğitim sektöründe, eğitimi alanında ortaya çıkan pazarda kendisine iş alanı oluşturmakta ve geçimini sağlamaktadır.

Bütün bunların topluma faydaları tartışılmaz.

Ancak, okul öncesini hesaba katmadan, on iki yıllık bir zorunlu eğitimin varlığı süre bakımından uygun mu? Bu gerçekten bir ihtiyaçtan mı kaynaklanmaktadır yoksa işsizliğin önlenmesine yönelik bir tedbir mi? Amaç gençliği birkaç yıl daha eğitim sistemi ile oyalamak olabilir mi? Süresi artan eğitimin niteliğinin de aynı oranda artması gerekiyor.

Türkiye’de on iki yıllık zorunlu eğitime geçildiğinden bu yana ortaya çıkan veriler ne anlatmaktadır? Eğitim süresi arttırıldığından bu yana gerçekten anlamlı bir fark oluşmuş mudur? Eğitim süreleri uzatılırken nitelik konusunda gerekli hassasiyet sağlanabilmiş ve eğitime nitelikli katkı sağlanabilmiş midir?

İlk ve ortaokul süreleri tartışılabilir ama asıl sorgulanması gereken liselerin durumudur. 12. sınıfların okullardaki durumları mutlaka sorgulanmalıdır. Ülkemizde 12. sınıflar sınava hazırlanmak için çaba sarf ederler. Dertleri okul ve okuldaki dersleri değildir. Son sınıfa gelen öğrenciler bir açık liseye ya da özel okullara geçip, yıllarca devam ettikleri okullarını terk ederler. Ama o okullardaki sınıflar açık kalır, dersler kalan öğrencilerle devam eder. Hele sınava birkaç ay kala sınıflar büyük oranda boşalır. Lise aslında fiilen 11. sınıfta bitmiştir. Bu arada üzerinde ders bulunan öğretmenlerin meşguliyeti, boşalmış sınıflar eğitim sisteminin gerçeği olup çıkarlar.

Bu durumu çözmek gerekiyor. Nasıl sorusuna çok insan cevap verdi. Bakanlığımızın bürokratları da bu soruna çözüm getirecek yeterlilikteler. Lakin, yıllardır bu bir sorun olarak varlığını devam ettirip, zihnimizi meşgul etmektedir.

Meşgul etmeye de devam edecek gibi gözüküyor. Süresi uzatılarak nitelikli eğitime ulaşılamaz.

Oysa kendimizi de gençlerimizi de neticesi olmayan meşguliyetlerden kurtarmak gerekir.

Suat Acar
Tarihçi Başöğretmen Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Uzmanı Eskiçağ Tarihi uzmanı
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Bilmiyorum ki sevgiyi nasıl tarif edebilirim…

Bilmiyorum ki sevgiyi nasıl tarif edebilirim…

Sonraki
Tek gerçek

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.