Evveeettt! Bu günkü konumuz; popülerliği olan ve ses getiren Louise Hay’ın kaleminden Düşünce Gücüyle Tedavi kitabı.. Belli bir kesimin kişisel gelişim kitaplarına yargısını biliyoruzdur. Bendeki durum farklı, kitabı raf aralarında gezerken gördüğümde bir düşündüm. Çünkü son zamanlar da tekrardan Secret kitabını okumuştum ve filmini seyretmiştim. Ve evrene karşı pozitif ya da negatif enerjinin gerçekten etki ettiğini düşünür olmuştum. Ki bunu çevrem de dile getirdiğim zaman benim delirdiğimi düşünen de olmuş olabilir. ”Hee tamam evrene diyelim de, işlerimiz düzelsin.” diye söyleyen de olmuştu. Ki ben buna acayip ayar oluyorum, belki yanlış ama tartışırım da yani ki, tartıştım. (Tebrikler canım, çok marifet)
”Düşünceler duygularımızı yaratıyor, duygular davranışlarımızı belirliyor.”
Çok sınır durumlar olmadığı sürece, günlük hayatımız da yaşadığımız durumlar tam olarak yukarıdaki söz gibi değil mi sizce de?
Ama bu konunun da bazı noktaları var ki o da şu şekilde ;Mesela bu karantina döneminde sürekli evde olmamızın hep negatif yönünü gördük. Ama ailesiyle hiç bu kadar zaman geçirmemiş bir aile babası da var işin içinde ya da tam tersi evde olduğu için terör estiren bir baba figürü de. Demek istediğim noktaya bir örnek vererek gelmek istedim. Kitapta haklı olduğunu düşündüğüm bir çok nokta olsa da bazı noktalar bana tam tersi geldi. Doğarken ki şansa inanıyorum ben. Yani insan ister çok çalışkan olsun ya da iyimser vs. O kişinin ”yürü ya kulum” moduna girebilmesi için şansa da ihtiyacı var. Bir diğer önemli faktör de aile faktörü tabiki de. Doğdunuz ev ve ortam.
Ama şu noktaya katılıyorum. Olumsuz düşüncelerimiz hayatımıza ciddi oranda zarar veriyor. Kötü düşünceler, hayatımıza kötülükleri çekiyor. Ve biz o kötülüklerle mücadele etmeye çalışırken, pozitif düşüncenin önemine dikkat edemiyoruz. Ya da değişebilmek adına kendimizi eksik ya da yeterli görmüyoruz. Halbuki bizler her şeyi hak ediyoruz. Sınırı yine belli şartlarda koyan biziz. Ama dediğim gibi belli şartlarda. Kendimizi onaylamalı ve kabul etmeliyiz. Söylemesi, okuması elbette kolay. Ama faaliyete geçirmek yine bizim elimizde. Aslında her şeyin başı kendini sevmek ile başlıyor. Hayat elbette senin. Ama bulunduğumuz coğrafyadan ama aileden bazı eksiklikler yaşıyoruz. Ama düşünün kim dört dörtlük ki. Bazen elimizdekilerin de kıymetini bilmeden fazla isyan ediyoruz. Ki bunun farkına varınca kendime çok kızsam da olan bu maalesef. Louise Hay’ın da son sayfalarda kendi hikayesini anlatmış ve o kadar bu konu hakkında güzel bir bakış açısı var ki. O sebeple kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Son olarak kitaptan bir öneriyle yazımı bitirmek istiyorum.
Amacınız doğrultusunda sahip olmak, yapmak veya olmak istediğiniz şeyi gerçekleşmiş gibi imgeleyin ya da düşleyin. Ayrıntıları da gözünüzde canlandırın. Hissedin, görün, dokunun, tadın, işitin.
iyi okumalar.