Unutmak isteyip de içimizde biriktirdiğimiz onca şey sadece yüktür. Aşk, belki de tattığın en güzel şey ya da en kötü bir yıkımdır. Benim ki güzel giden yolda önümü göremeyip düştüğüm uçurumdan başka bir şey değildi.
Benim suçumdu. Hak etmeyen birine fazlaca anlam yüklemiştim. Bilemezdim o uçurumda denizle değil de büyük bir bataklıkla karşılaşacağımı. Bana nefes aldıran küçücük bir ışıktı. O an kurtulmak istedim her şeyi unutup sadece o bataklıktan çıkmak istedim. Ben istedikçe ışık daha da yaklaşıyordu bana. Anladım isteyip de başaramayacağım hiç bir şey yoktu. O küçücük ışığı görmesem belki de dibe batmış pes etmiştim. Bazen küçücük bir umut sizi hiç ummadığınız yerlere getirir. Bir bakmışsınız özgürsünüz. Özgürce gülüp, eğlenebiliyorsunuz. İyi ki de düştüm diyorsunuz. Ben de demiştim. Her güldüğümde o ışığı gördüm. Işığın ardından bakan bir yüz. Benim yüzüm.
Unuttun mu diye soracak olucaksanız eğer, unutmadım. Unutamam, yaşadığın bir şeyi unutamazsın, hayatına yön veren ve sizi hayata döndüren bir şeyi asla unutamazsın. Sadece onunla yaşamaya alışırsın. Güler geçersin ama unutamazsın. Birini sevdiğinde yaşadığın şeyleri unutamazsın. İlk kez yaptığın bir aktiviteyi unutamazsın ya da ilk kez döktüğün göz yaşını unutamazsın. Hatırlar ve kaldığın yere geri dönersin.
Düştüğünde üzülme, her düşüşün bir yükselişi vardır.