Dostluk Bir Başka, Bambaşka

Aileden göremediğimiz desteği kimi zaman dostlardan gördük. Zorda iken el uzandı, yolda iken yön bulundu, açken sofra kuruldu. İnsana ne varsa yine dostundan var belli. Herkese de bu yüzden dost denmiyor işte. Dost olabilmek için, bütün olmak, gerektiğinde doğruyu çekinmeden söylemek, dosta zeval gelecekse, yardan dahil sakınmak gerek.

Geçmişten günümüze çok şey değişti. Teknoloji, ulaşım, gıda sektörü, havacılık, denizcilik velhasıl kelam hayat değişti. Dost değişmedi. Dostluk değişmedi. Asırlardır alışılagelmiş bir kavram dostluk kavramı. Yok değil dostluğunda değiştiğini söyleyenler tabi, zira onların öyle deme nedenleri dostları değil, kırmızı başlıklı kız misali, kurt olmasa da çakal olan çevreleridir. Tüm insanların olmasa da çoğunun gerçek bir dostu, ömürlük kahve hatırlı kardeşi vardır.

Dostum diyebilmek bir o kadar güzel bir o kadar berhudar eden duygudur. Dost görünüp düşman olan insanları imrendirir gerçek dostlar. Yapılan ışık benzetmeleri de hiçte abartı değildir gerçek dostluklara. Bilakis az bile. Değil karanlık, yedi düvel çökse üzerimize, yıldız gibi parlar can yoldaşlarımız. Bir hafta sonu gezintisi, ufak bir plan, en basitinden klasikleşmiş mangalımız. Aile ile şen olan, dostlar ile fer olan bir ziyafet. Ne de güzel, közü yellerken hayatla ilgili sohbet etmeler, iki ağaç arasını kale, plastik topları füze, kazananınca yenilecek olan ilk ekmek arası eti ödül benimsemek. Gerçekten, dostlar ile olan bir mangalın tadını verebilir mi üniversite ortamı.

Elbette bambaşkadır ve sıra dışı deneyimdir o mevkiler. Aksini iddia etmem de.

Dost derim dost!

Verebilir mi o tadı loş bir kafe?

Elleri telefon ele geçirdi artık dostlar da bırakmıyor yanımızda. Az gürültü koparmadık değil mi soksunlar ceplerine diye?

E, dosta yapmak kolay, kahve hatırı deyip koyar cebine.

Gel onu dün tanıştığına yap bakalım. Çivi anca çiviyi söker. Somonu çıkartamaz, silikonu eritemez. Her yaranın merhemi, her insanın zaafı başka.

Ait olmadığın bir yer gibidir gurbet eller, anonim yüzler. Dost ile sohbeti ister yüreğin, mangalımızı yaptık. Dağa çıkalım, hazır kar da yağıyor. Az da orada fink atarız fenamı.

Tabi kıramaz dostlar bizi.

Her daim onaylamaz da işine gelir kimi zaman onun da.

Belki evdeki stresi unutmak, ya da işteki tempodan kaçmak için eşlik eder bize. Yolda yapılan makara sohbet de cabası. En iyi dost anlar bizi, en acıyı söylediği gibi. Dost düşünen, dost bildiğini kırar.

Dost bildiği de olursa duvar, o dostluk bir ömür nehir olur akar. Cenazeler, düğünler, beşikten mezara, eşikten Fizan’a. Kıskanır da abartmaz, sevinir de göstermez, üzülür belli etmez. Üzülmeyelim diye bazen saklar duygularını bizden dostlar.

Bilirler ki yıkılacağız. Bilirler yok olacağız. Susarlar. Dost susması kimi zaman böyle kasvetli havalara vesile olurken kimi zaman doğru anı beklediğindendir. Sonuçta hangi dost ister ki hatırlısına yapılacak sürprizi kaçırmayı, tadını batırmayı. Dost olan istemez, “Dost” olan da çekemez. Ah sahte dostlar. Neden böylesiniz ki. Bizde suç bizde!

Nasıl anlamadık, hatırlı dostlar ile bir tuttuk onları. İhanetler dostlukta olmayan davranışlardandır. Birine dost dediysek zaten aldatmaz, ertelemez. Görmezden gelemez ve iğnelemez. Bazen alır eline çekici, darmadağın eder yıkılmaz denilen egomuzu. Bazen de sırtımızı sıvazlarlar aylarca. Geçti derler, geçmese de geçer o an biliyor musunuz? Hayatını mutluluğumuza adamış, insan diyor çünkü geçtiğini. Kadim dost diyor. O diyorsa vardır bir bildiği. Sezmiştir geleceği. Ne güzel bir nimet, yalanlarla bezeli dünyada, “Dostum” diyebilmek. Dost bilebilmek. Birikecek tonlarca anı, çatlatılacak onlarca düşman, yakılacak yüzlerce mangal ve gidilecek binlerce mekan.

Dostluğun da en güzel yanı bu ya. Yeni bir yer keşfettiğinizde ilk onları götürmek istemek. “Dostumda bilmeli burayı.” Diye düşünmek. Temiz de yaşasan, kirli de yaşasan, bir dostun muhakkak olur. Her doğrunun bir destekçisi vardır. Kirliler de bir nebze doğru, temizler de bir gıdım kirlidir.

 “Böyle bir insanın, bir tane dostu olamaz.” Diye düşünmek acizce bir davranıştır ve bir o kadar alçakçadır. Fesat düşünmeyin. Değil dostunuzdan, benliğinizden dahi olursunuz. Sıfırdan yeni benlik oluşturmakta, yaşanmış hayat akılda kalıcıysa geçmişe ihanet demektir. Kim ister bunu? Zorunda olmadıkça kimse.

O yüzden derin düşünüp, kesin olmaktır tavsiyem. Dost tavsiyesi de diyebilirsiniz buna. Netice de konumuzla alakalı. Düşünme kabiliyeti, tutku, hırs, istek gibi kişisel özelliklerin yanında, aile, eş, dost, ve kardeş gibi manevi destekleyici faktörlerde söz konusudur hayatımızda. Dostlar dediğim gibi, her yaptığımıza hep destek tam destek düşüncesiyle yaklaşmaz, iyice tartar ve olayın bizim tarafımızdan olan yönüne göre düşünceyi beyan ederler.

Tarafsız bir gazete gibi, doğru ve net şekilde bize ya arka çıkar ya karşımızda yer alırlar.

Netice de dost diyoruz diye, bile bile yanlışa koşmamıza müsaade etmeyecekler, ki zaten etmeyecekleri için dost diyoruz ya.

Ellerinden geldikçe elimizden tutacaklar, elimizden geldiğince yanlarında duracağız. Bugün mangala, yarın bayrama, ertesi gün konvoya ve en sonunda tabuta. Güvendiğimiz dört insan kaldırsın tabutumuzu isteriz. Dört dost taşısın bizi omuzlarında. Geri kalanlar dua etsin yeter. Onlar bir şekilde gidişimizi kabullenirler.

Dostun anca tabutu tutması, toprağı ilk atması lazım. İnsana koyan çok kayıp çeşidi var. Evlat, ana baba, kardeş, sevdicek ve dost kaybı. Hepsi birbirinden acı, tarif edilmesi bir ötekinden zor. 

Ondan taşıyana verilir ya bu yük. 

Omuzda taşıyana verilir, yüreğe basana adandığından hayat. Gelmeye çekinen, bakamayacak kadar hüzünlenip, vedanızı kabullenemeyen dostlara. Üç günlük dünya benzetmesinin en acı kısmıdır üçüncü gün.

Mal mülk kalır, eş dost alır. Sizden bir hatıra der, atamaz. Koyarlar bir kenara. Baktıkça hatırlamak, anısını yaşatmak isterler. Geride kalan selam sabah ilişkimizin olduğu çevremiz de “Ne iyi insandı, iyiler erken göçer diye boşuna dememiş diyenler.” Her cenaze sonrası kurulan sabit cümlelerle uğurlar.

Dostluklara sahip çıkın. Küçümsemeyin gözünüzün içine bakıp, sözünüzün üstüne söz söylemeyen hatırlılarınızı. Mangalınız iyi yellensin, tekeriniz keskin alsın virajı. Hayatınız sakin, sohbetiniz baki. Anlık biraderliğe değişmeyin daimi dostlukları.

İyi bakın kendinize, berhudar olun, dostça kalın.

Selam Ben Emirhan
Yolunun daha henüz çok çok başında olduğunun farkında olan az insan var hayatta, henüz bir başarı elde edemeden kendini alim sanan çakma filozoflar var, insan, nankör ve kibirli olmasıyla tanınır, ben ise halktan biri, ülkedeki milyonlarca gençten yalnızca bir tanesiyim, Selam, ben Emirhan.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Yakın Uzak
Sonraki
Hayat Öylece Durur mu?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.