Gözünüzün önünde seyirci koltuğunda oturduğunuz bir tiyatro sahnesi canlandırın. Yapı olarak tiyatro sahnesi 3 duvardan ve sizin yani seyircinin oyuncuyu izlediği geniş aralıktan oluşuyor. İşte dördüncü duvar tanımı buradan geliyor. Seyirciyle oyuncu arasındaki bu olmayan, hayali duvara dördüncü duvar diyoruz.
İlk kez Fransız yazar ve filozof Denis Diderot tarafından ortaya atılan bu kavram, tiyatronun ve sinemanın en önemli yapıtaşını oluşturur. Oyuncular, seyircileri görmezden gelerek oyunlarını canlandırırlar. Gerçekte seyircilerin farkındalardır, mesela onlara arkalarını falan dönmezler ama onlarla doğrudan bir iletişime de geçmezler. Seyirciler de kendini kurguya teslim ederler ve hikâyede kaybolurlar. Artık seyirci için sahnedekiler oyuncu değil karakterin ta kendisidir. Yan yana koltuklarda oturulan ortam giderek görülmez hale gelir ta ki oyun bitip de gerçekliğe dönüş sağlanana kadar… En azından geleneksel sinema ve tiyatro bundan ibarettir.
Peki, son zamanlarda sürekli bahsedilen bu duvar yıkılma mevzusu ne?
Oyuncuların seyircileri görmezden gelerek oluşturdukları bu duvar yine oyuncunun seyirciyle doğrudan iletişim kurmasıyla yıkılır. Bu seyirciyi bir parça kurgudan koparır. Oyuncular bunu yaparak “Bak bu kurgu, gerçek değil ve sen bunu biliyorsun, ben bunu biliyorum, senin bunu bildiğinin farkındayım” izlenimi verir.
Dördüncü duvarı yıkmak sadece sinema ve tiyatroya ait bir teknik değildir. Aynı zamanda kitaplarda, resimlerde, çizgi romanlarda da bu teknik kullanılabilir. Ayrıca bu tekniği uygulamanın birden fazla yolu vardır.
- Karakterler kameraya sanki orada biri varmış gibi gözlerimizin içine içine bakabilir veya oraya konuşabilir. (Fleabag, The Truman Show, Black Swan, Deadpool)
- Karakterler içinde bulundukları durumla ilgili göndermeli yorumlarda bulunabilirler. Bir çizgi romandaki karakter konuşma balonu veya çerçeve hakkında alay edebilir. (Deadpool)
- Karakterler kurgu içinde kurgulama aşamasına göndermede bulunabilir. Örneğin, dizi karakteri olaylar için senaristi suçlayabilir. (Deadpool)
- Karakterler, anlatıcıyla (narrator) diyaloglar kurabilir ve yorumlarda bulunabilir ya da Charlie ve Çikolata Fabrikası’ndaki gibi anlatıcıyı sahneye dahil edilebilir. (Birds of Prey, Kardeş Payı)
- Ressam, resmi çerçevelemeyerek bizi resme dahil edebilir.
- Arka planda kurguya işaret eden unsurlar, sahne dekorları bulunabilir.
Bu teknik genelde komedi amacıyla yapılır ama hikâyeye derinlik katmak, duyguları seyircilere daha iyi geçirmek için de kullanılabilir.
Şahsen, ben duvarın yıkılmasını izlemekten çok keyif alıyorum. Bana göre bu sitcomlardaki kahkaha efektlerinin tam tersi bir etki yaratıyor. Gülmeniz gereken yeri bile kontrol etmeye çalışan bir hikayedense, temel niteliğindeki bir kuralı zekice kıran bir kurgu her zaman tercihimdir.