Bugün doktorluğum tescillendi. Tıp hekimiyim artık. Hasta bakabilirim reçete yazabilirim.
Çok zorlu bir yolculuk oldu benim için.
Koskoca 6 yıl…
Herkesin “biter mi ya 6 yıl, nasıl bitecek o 6yıl, 6 yıl da çokmuş ya” dediği 6 yıl son buluyor.
Benimki de son buldu. Aslında bir son değil bir başlangıç. 6 yılın sonu, bundan sonraki bilmem kaç yıllık meslek hayatımın başlangıcı olacak.
Peki nasıl geçti bu 6 yıl?
Çok basit; çalışarak. Evet çalışarak. 1.sınıftan 6.sınıfa kadar çalışarak. 1.sınıfla 6.sınıf arasındaki tek ortak noktada çok çalışmak. Bazı zamanlar oldu bütün herkes geziyor eğleniyor festivallerde (o zamanlar üniversitelerin festivalleri vardı) sen tıpçı olarak kütüphanede ders çalışıyorsun. Çünkü okulun final sistemi var final günleri var ona göre plan yapıyor. Ama senin sınavların (asla final değiller) onlardan hep daha sonra.
Zaten okulun diğer bölümlerden hep daha erken başlar hep daha geç biter. İlk 3 sene görece normal bir fakülte gibidir. Sonraki 2 sene yaklaşık 10-11 ay okulun olur. Hem çalışırsın hem de okursun. Son sene 12 ay sürer. Tam tamına 12 ay. 5.sınıftan 6.sınıfa geçişte tatilin 5 gün falandır.
İlk 3 sene sınav takvimin diğer bölümlerdeki arkadaşlarına uymaz. Onların finali biter senin komite zamanın gelir sen komiteni tamamlarsın onların finali gelir. Asla denk gelmezsin. Tıpçının tıpçı dışında pek arkadaşı bu yüzden olmaz. Lise sınavında zaten çok ineklemişsin kazanmak için. Oh be rahatladım diyeceksin ki diyemezsin deme de zaten.
İlk sene heyecanla kazanmışsın fakülteyi almışsın önlüğü zannediyorsun ki hastane koridorlarında gezeceksin. Oturuyorsun amfiye biyokimya ders1 konu:su. Evet su ve hücre zarı. Bütün sene de bununla geçiyor zaten.
İkinci sınıfta hafiften anatomisi fizyolojisi işin içine giriyorsun. İşler zorlaşmaya başladı. İlk sene çok zor ya diye ağladığın için kendine kızıyorsun. Lablar falan yine motive oluyorsun.
Üçüncü sınıfta klinik bilimlere giriş diye bir şey çıkıyor. Klinik korele dersler geliyor. Hastaneden klinik hocaları geliyor tecrübelerini paylaşıyor. Hevesli hevesli dinliyorsun. Çok eğleniyorsun sonunda bir iki hastalık ilaç öğrendim diye mutlu oluyorsun.
Dördüncü sınıf hastaneye giriş yaptığın, adının başında doktor geldiği bir sene (Stajyer doktor diyorlar ama sonuçta adının başında bir doktor var). Derslere giriyorsun. Polikliniklere giriyorsun ilk defa hasta olmadan. Bu sefer doktor masasındasın. Heyecanlı heyecanlı ameliyatlara giriyorsun, hastaya dokunuyorsun. İnanılmaz mutluluk verici bir şey. Yaptığın, duyduğun her şey seni heyecanlandırıyor. Kitapta okuduklarım gerçekmiş diyip dehşete düşüyorsun. Eve gidesin gelmiyor her günün ertesini iple çekiyorsun. Ama ne yapman gerekiyor ders çalışman gerekiyor. Bazen 7 de çıkıyorsun bazen 3 te ama eve gidip ders çalışman gerekiyor. Sözlü diye bir şeyle tanışıyorsun. Sözlü sınav. Herkes süslenmiş püslenmiş grand tuvalet gelmiş. Hoca soruyor istediğini sen de cevaplıyorsun bildiğini. Mülakat gibi bir şey.
Beşinci sınıf artık stajyerlikte seviye atlamışsın. Tus diye bir şey var ona çalışmaya başlıyorsun. Herkes inançlı derma (cildiye uzmanlığı; en yüksek puanlı branşlardan) kazanacak. Okul dersleri klinik işleri hafif ders çalışıyorsun evde, okulda. Dershaneye gidiyorsun (bir böbrek parası verdiğin dershaneye). Hafta sonların yok. Hafta sonları cumartesi-pazar 10 ar saat derse giriyorsun. Bir yandan okul dersleri de var tabi. Çalışıyorsun. Herkes geziyor sen çalışıyorsun. Haziranın son haftası senin sınavın var. Sınavını veriyorsun evet bitti biraz dinleneyim diyorsun ki 5 gün sonra 6.sınıf başlıyor. Yani intörnlük. Bu sene bambaşka bir sene. Bu başka bir serüveni anlatıyor…
Devam edecek.