Ne çok severiz ama; doğrusunu bildiğimiz yalanlar ile kendimizi kandırmayı ve bu kandırmacayla mutluymuş rollerini…
Hayal kurmayı çok severiz çünkü sadece hayallerimizde her şey yolundadır bu bağlamda da gerçeklerden daima kaçarız, gerçeği görmezden gelir yahut bizim için doğru ve uygun değilse o gerçeği yok sayarız. Örneğin; bir insanın gerçek hissiyatını bilsek dahi onu görmek istediğimiz gibi görür ve onu istediğimiz kalıplara sokarız. Kötüyse bile çok iyi bir insanmış gibi görür ve onun kötü özelliklerini yok sayarız: Biz, sadece bizi mutlu edenle ilgileniriz. Başka bir örnek ise; kafamızda isteyip de kurduğumuz bir şeye kendimizi inandırır ve ona odaklanırız, istediğimiz bu şeyin gidişatındaki tüm olumsuzlukları reddeder ve gerçeği değil belki de daha ütopik düşünerek mantık çerçevesinde oluşabilecek hataları yok sayar, yani o an için gerçeklerden kaçar sahte mutluluklarla kendimizi avuturuz.
Fakat sen ne kadar gerçeklerden kaçmak istesen bile gerçek seni yakalar ve ensene kene gibi yapışır. Kene gibi önce yapışır bedenine, başta ağrısını hissetmezsin ama zaman geçtikçe belirtileri acı vericidir: Yüksek tansiyon, burun kanaması, kalp atışlarının hızlanması gibi. Keneden zor da olsa kurtulabilirsin ama gerçeklerin sana ulaşmasının sonucunda sen en nihayetinde gerçeklerden artık kaçamayacağını anlarsın.
Gerçeklerden, sen ne kadar kaçıp kurtulmak istesen dahi sana ulaştığında önce kabullenmek istemezsin sonrasında hissedersin yüreğinde yarattığı boşluğu…
‘Gerçek olanın sana yük gibi gelmesi’
Neden gerçekleri görmezden geliriz?
En acı gerçek bile olsa yalandan oluşan mutluluktan daha iyi değil midir oysa? Bana kalırsa yüzleşmekten kaçınıyoruz, gerçekler yüzümüze çarpıldığında sonucuna katlanamıyoruz. Tıpkı bazı sorumluluklarımızdan bilerek kaçar gibi belki de gerçek olanı da sorumluluk olarak görüyoruz ve bu da bize bir yük geliyor. Dolayısıyla kaçabildiğimiz yere kadar kaçıyoruz. Sığınabildiğimiz kadar sığınıyoruz yalanlar ile…
Hayat da tam olarak böyledir aslında. Sana gerçeği ağaç dallarının arasından yansıyan güneş ışığı gibi gösterir ve sana bırakır tercihi. Sen bu ışığa gözlerini kapatır, arkanı dönersin ya da bununla yetinmez sonucu ne olursa olsun o ışığı görmek için çabalarsın. Sonuç olarak hayat sana her ne olursa olsun iki seçenek daima gösterir ve biz çoğu zaman yanlış şıkkı işaretler yolumuza öyle devam ederiz çünkü mutsuz olabilme ihtimali bile yormuştur bizi. Belki de bu yüzden gerçeklerden kaçarız.
Kaç kaçabildiğin kadar, kurtul acı gerçeklerden, seni yoran doğrulardan desem bile eninde sonunda gerçek; karşına direk gibi dikilmeyi çok iyi bilir. Nitekim gerçekler palyaço gibidir sen o kıyafetin içindekinin insan olduğunu bilsen bile o an için gerçeği görmezden gelir o anın güzelliğine odaklanırsın.
Keşke bilmek zorunda olmasak gerçekleri, çünkü bazen gerçeklerden kaçıp tutunduğumuz yalanlar bize umut verir.
Önerilen İçerik: Yalana Övgü