24 yaşındayım, aslında uyumaya ve uyanmaya çok alışkın ve öğrendiğimiz bi eylem olmasına rağmen bir çoğumuz uzun yıllar boyu uyumayı tercih eder. Bazılarımız uyanmayı keşfetmemiştir bile ne de olsa görmediğimiz şeyleri yok saymakta üstümüze yok. İnsan doğasında hep öyle değil midir? Gerçek anlamda düşünürsek uyumak ve uyanmanın en önemli şeylerinden biri yattığımız yatak mıydı? Bundan yaklaşık 3-4 sene önce Erzurumun-Uzundere ilçesinde yıldızların her akşam resim çizdiğini farkettim.. Önceden onları hep görür, hep izlerdim. Ama bu kadar güzel resim çizdiklerini farketmemiştim. Gökyüzünde sanki her akşam bir düğün havasında bi dans vardı müzik ise hemen ilk duyduğumuz sesten devam eden bütün seslere doğru büyüyordu. Orkestra tam anlamıyla görülmemiş kadar muhteşemdi. O akşam hayatımda yaptığım ilk şeyi yapmıştım. Toprakta uyumuş, güneşle uyanmıştım. Her küçük detayı çok fazla düşünüp çok kafama takan biri olarak o gün bomboştu. Düşündüğüm, hissettiğim tek şey üstüme gelen hava, duyduğum sesler, gördüğüm gökyüzüydü. Ben et yemeği bile sevmezken yediğim en güzel et yemeğini de o gün yemiştim. Bu kadar mutlu olmak kolayken biz neyi görmekten kaçıyorduk. Kendimizi keşfetmekten mi yoksa kendimizi doğanın kucağına atmaktan mı.. İşte o zaman çok daha iyi anlamıştım. DOĞAYI SEV, ÇEVREYİ KORU, AYIYI ÖP’menin bizi havalara uçurduğunu.
DOĞAYI SEV, ÇEVREYİ KORU, AYIYI ÖP
Subscribe
Giriş Yap
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
0 Yorum