Dil aslında doğan, büyüyen, gelişen ve zaman içerisinde ölen bir canlıdır. Öyle bir canlıdır ki dil bilimciler ve sosyologlar dilin cinsiyeti olduğunu bile öne sürmüşlerdir. Toplumsal dil bilimciler kadın ve erkeğin kullandığı dilin şeklinin yanı sıra her iki cinse karşı kullanılan dil de farklılık olduğunu söylemişlerdir. Seçilen kelimeler ve deyimler bir cinsiyeti övme temelli üzerinden diğer cinsi aşağılamaktadır.
Atasözleri ve Deyimlerdeki Kadın-Erkek Farkı Nedir?
Türkçe’de ata erkil toplum yapısının getirisi olarak konuşan dilde erkek cinsinin “gücü” temsil ettiği görülmüştür. Kadın genellikle “evinde oturup çocuklarına bakan ve evin temizliğinden sorumlu” olan bir figür olarak toplumsal toplumlara yerleştirilmiştir. Bu basma kalıp söylemler neticesinde kadınların daha naif, güçsüz ve erkeklere bağlı yaşadıkları düşüncesi tüm toplum düzenine hakim olmaktadır. Toplum tabularından çıkabilen kadınların gücü ve başarısı anlatılmak için erkek özellikleri ve kavramını nitelendiren “erkek gibi kadın, adamsın” gibi söz dizileri kullanılmaktadır.
Erkeklerin kadın kavramı ve özellikleri üzerinden nitelendirilmesi hatta övülmesi toplumsal değerler nezdinde problem oluşturmaktadır. Özellikle Türk toplumu içerisine yerleştirilen delikanlı, maço, taş fırın erkeği figürü üzerine “kadın kılıklı, kadın gibi gülmek, kadın ağızlı, kadınlar hamamı” gibi daha kadınsı söylemler eklendiğinde yüksek ve büyük olumsuz tepkilerle karşılamak mümkün olmaktadır.
“Kadın” Kelimesi Geçen Atasözleri ve Deyimler
Kadın genellikle toplum içerisinde çok konuşan, dırdır yapan, dedikodu yapan ve en önemlisi “ana olan” bir varlık olarak tasvir edilmiştir. Kadının kadınlık algısı üzerinden yerine getirmesi gereken toplumsal sorumlulukları bulunmaktadır. Belirlenen çerçeveler doğrultusunda evlat sahibi olmasa da kadın ana figüründen tanımlandığı için “hanım hanımcık, namuslu” olarak gözükmesi mecburiyetindedir.
Türkçe’de yerlemiş deyim ve atasözleri de kadınların sorumluluklarını belirleyen niteliktedir.
1) Oğlan atadan öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir biçki biçmeyi
Çocukların kız ya da erkek olmasıyla beraber ebeveynlerinden öğrenmesi zorunlu olan eylemleri bulunmaktadır. Erkek çocuk babasından erkeklerin; kız çocuk ise annesinden kadınların yapması gerekenleri öğrenmelidir.
2) Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün
Genellikle geleneksel bakış açısıyla beraber aileler erkek çocukları olmasını ister ve erkek çocuk aile için daha önemli konumdadır.
3) Tarlayı düz al, kadını kız al
Tamamen kadına yönelik cinsiyetçi söylem kanalında olan olumsuz bir deyimdir. Kadının namusunu koruması gerekliliği söylemi üzerine kurulmuştur. Kadınların evlilik dışındaki herhangi bir birlikteliği toplum tarafından hoş karşılanmazken; aynı türden bir birliktelik erkek cinsi için “elinin kiri” olarak tanımlanmaktadır.
4) On beşinde kız ya erde gerek ya yerde
Kız çocuğu 15 yaşına geldiğinde evlendirilmelidir çünkü ata sözüne göre evlendirilmeyen kız; ailesinin başına bela olur. Kadının evli olması ailesi için artık kadının sorumluluğunun tamamen eşine ait olduğunu ifade etmektedir.
5) Avrat nikahla, tarla tapuyla zapt olunur
Kadın, bu atasözü ile tarlaya benzetilmiştir. “Toprak ana” betimlemesinde olduğu gibi kadında tarla gibi bereket ve doğurganlığı ifade etmektedir. Aynı zamanda tarla sahip olunabilen bir mülkü ya da araziyi ifade ettiği için kadında erkeğinin malı ya da sahip olunabilecek eşyası olarak tasvir edilmiştir.
6) At gibi kadın, katana gibi
Türk erkeğinin at-avrat-silah üçlemesi zihniyetinin devamıdır. Kadın ile at arasında benzer özelliklerinin bulunmasıyla birlikte kadının övüldüğü deyimlerden bazılarıdır.
Bu İçeriği Okuduğunuz için Önerdiğimiz İçerikler:
- Bir Kadının İtirafnamesi
- KAGİDER’den Genç Kadınlar İçin Yeni Bir Proje: Düş Ortağım
- Kadın Olmak : Pardon Hanımefendi Şiddet Görüyor Olabilirsiniz!
İlginizi Çekebilecek Faydalı Bağlantılar: