Günaydın sevgili okur…
“ Denizde müsilaj, karada beton ” demiş, Ali Poyrazoğlu. Ne kadar doğru söylemiş. Her gün bir dertten kurtulmayı umarken, başka bir sorunla uyanıyoruz sabaha. Denizler pis bir denize, ormanlar betona döndü. Sadece insanoğlunun bitmez tükenmez hırsları, doymak bilmeyen iştahı nedeniyle dünya tükeniyor. Tıpkı korona virüs gibi. Virüsümüz de aynı bize benziyor. Biz öldükçe, kendisi de ölecek haberi yok.
Bazen bu dünyaya ait olmadığımızı düşündüğünüz oluyor mu hiç? Dünyayı yok ediyoruz, farkında mıyız? Hayvanlara ait ne kadar az yaşayacak alan bıraktık. Bu aç gözlülük nereye kadar sürecek?
Belki duymuşsunuzdur. Haber Çin’ den geldi.
“Çin’in Myanmar sınırı yakınındaki doğal parkı terk eden fil sürüsü, bilinmeyen bir nedenle kuzeye göçü sürdürüyor. Şimdiye kadar 500 km. yol alan sürü, yolda uyurken havadan görüntülendi. Bebeklerini ortalarına almışlar. 7 milyon nüfuslu Kunming kentine yaklaştılar. Sürünün kente girmemesi için yollara kamyonlarla barikatlar kuruldu. 18 ton ananas ve mısır serpiştirilerek, başka yola yönelmeleri sağlanacak. Sürü yola çıktığı Nisan’da 16 filden oluşuyordu. 2 fil vazgeçerek geri döndü. Yolda 1 bebek fil dünyaya geldi. Nereye niçin gidiyorlar bilinmiyor. Muhtemelen yiyecek ve su arayışındalar. Şimdiye kadar tarlalara, bir mısır rakısı imalathanesine, bir oto galerisine, hatta bir seferinde de yaşlılar yurduna girdiler. Yaşlı bir adam kaçamayınca yatağın altına saklandı. Verdikleri hasar 1 milyon doları geçti.”
Benzer davranış balinalarda da gözlemlenmiş. Ben insanoğlunun bu bitmez tükenmez kibrinin, bencilliğinin ve aç gözlülüğünün bir gün sona ereceğini düşünüyorum. Bütün doğal dengeleri alt üst edip, hayvanları, bitkileri, her şeyi yok ettikten sonra, elbet bir gün insanoğlunun nesli de tükenecektir.
Her şey gönlünüzce olsun.