Merhabalar,
Bugünde gezi rehberi olarak karşınızdayım. Tatil diyince aklınıza ne geliyor? Benim deniz,kum, güneş geliyor direk. Bunun için bu sene çok güzel bir imkanla karşılaştım. Gençlik bakanlığı Seyehatsever adlı bir proje başlatmış. Ben de yararlanma imkanı buldum. Deneyimlerimi sizinle paylaşmaya geldim.
Proje kapsamı
18-30 yaş arası gençlerin kısa süreli kyk yurtlarında ücretsiz kalarak Türkiye’yi gezmesini içeriyor. Ben de bu fırsatla 3 günlük Bartın tatili yaptım.
Öncelikle yurtta kalma deneyimimi aktarmam gerekirse.
Daha önce yurtta kalma deneyimi olmayan benim için iyi bir süreçti. Odalar temizleniyordu. Denize girdiğimiz için duşu sık kullanmamız gerekti ve gönül rahatlığıyla kullanabildik. Mini buzdolabı vardı. Mutfak kullanamamak beni biraz sıkıntıya soktu açıkçası. Bir yemek pişirip yiyebilmeyi tercih ederdim ama dolaba koyduklarımızla idare etmek zor olmadı. Bir de ben hamurişi bir şeyler yapıp götürmüştüm. (böyle tatile çıkacaklara kesinlikle önerimdir. Yemekli otele bile gitsen elinin altında atıştıracak bir şeylerin olması kurtarıcı oluyor.) Peynir domates falan aldık. Kız yurdu olduğu için kadın ihtiyaçlarının çoğunu barındıran küçük bir market vardı hemen yanında. Yiyecek içeceğin yanında diğer ihtiyaçlarımızı da kolaylıkla karşılayabildik bu sayede. Akşamları 2 gün dışarıda yedik. 3.gün de kalanları yedik. Yemek konusu bu şekilde halledirdi. Kyk yurdu olduğu için giriş saati zorunluluğu var ancak normalden biraz ötelenmiş. Gece 1’e kadar izin vardı. Zaten yurt biraz şehrin dışında kaldığı için daha da geç dönmek imkanı yok. Belirtmek gerekirse yurdun yeri biraz sıkıntıydı. Şehir merkezine bir araçla inip, gideceğimiz yer için başka bir araca falan binmek gerekiyordu. Yola çok para harcamış olduk bu nedenle. Gelelim gezme deneyimlerine. Ben sırayla inkum, amasra ve güzelcehisara gitme imkanı buldum bu gezi sürecimde.
İnkum
Gidiş: İnkum’ şehrin herhangi bir yerinden ulaşmak aslında kolay. Sahile kadar inen araçlar yarım saatte ya da saatte bir gibi bir sıklıkta geçiyor. ( Bu bilgiyi tam öğrenemedim ancak şehrin başka uçlarına göre daha sık geçiyor). Biz gittiğimiz gün İnkum’a inmeyi seçtik. Akşamüstü karadenizde denize girmek aslında çok mantıklı değildir. Deniz dalgalanır ve soğur ancak bizim gittiğimiz saat 5 civarıydı. Ve denizin tadını çıkartabilecek kadar bir süre denize girebildik açıkçası. Şok, A101, Bim gibi marketlerin bulunduğu plaj bölgesinde alışveriş yapmak çok kolay. Biz alışkın olduğumuz marketlerden alıcaklarımız olduğu için İnkum’da da market alışverişi yapmayı tercih ettik. Merkezde de büyük marketler var ancak, biz merkeze geçtiğimizde bununla uğraşmak istemedik. İçeride ya da dışarıda oturma imkanı sağlayan restoranlar var ancak deniz manzarası görmek isteyenler için çok tercih edilesi değil. Daha denizle iç içe olmak isteyenler için deniz kenarında büfe tipi mini kafeler var. Balık ekmek, hamburger, çay gibi sayılı miktarda ürünleri olsa da deniz kenarında yemek yemek isteyenlere yeterince imkan sağlıyor. Balık sevmeyenler için de alternatiflerinin bulunması bir artısı. İnkum aslında yazlıkçı mekanı. Etrafta emekli olup deniz kenarına kaçmış teyze ve amcalarla dolu. Bu nedenle de gece vakti aşırı sessizleşen bir bölge. Şehir insanı da gün içerisinde gelip denizine girip akşam vakti dönüyor anlaşılan. Günün bütün curcunası kesildi akşam vakti.
Amasra
Gidiş: Yurttan 3 vesait ile ulaşılabilen Amasra biraz uzak kalıyor yurttan hesap edince. Yalı diye adlandırılan bölgeden kalkan araçlar ile ulaşmak mümkün. Saatte bir gibi bir sıklıkla kalkan araçlar sayesinde istenilen vakitte gitmek mümkün. Amasra’ya gezdiğimiz gün hava durumu nedeniyle gitmeyi düşündüğümüz her yere gidemedik. Ama havanın yağmurlu olması Amasra’nın tadını çıkartmamıza engel değildi.
Gezilecek yerler
Amasra Kalesi ve Ağlayan ağaç
- İlk hedefimiz Amasra kalesi oldu. Kalenin tepesinde bulunan ağlayan ağaç bölgenin en bilinen yerlerinden. Ben gittiğim mevsim nedeniyle ağlayan ağacın döktüğü gözyaşlarını görme kısmetine eremedim. Ancak nisan mayıs aylarında etraftaki nemi toplayıp yapraklarından vererek ağlama görüntüsü oluşturduğu söyleniyor. Hemen yanında bulunan kafeden çay kahve alarak manzara izlemeniz mümkün. Bu nokta Amasra’nın tepesi kalarak muhteşem bir manzara sunuyor. Tam karşısına denk gelen tavşan adası ve eğer şanslıysanız görebileceğiniz yunuslar sayesinde konumun önemi artıyor.
Kemere Köprüsü
- Kaleye çıkarken üstünden geçeceğiniz Kemere köprüsünde biraz vakit harcayıp esintinin ve manzaranın keyfini çıkartmanızı öneririm. Sosyal medyada paylaşım yapmayı sevenler için muhteşem bir fotoğraf noktası.
Dikili Taş
- Köprüyü geçtikten sonra genelde minnoş bir köpeğin bekçilik yaptığı pembe bir bina göreceksiniz. O binanın yanındaki aralıktan inerseniz 5000 yıllık dikili taşı görebilirsiniz. Dikili taş’ın yanından denize girmeyi tercih edenler de vardı. Taşlı minik bir sahili de bulunan bu mekan Amasra’daki birçok plajdan birisi.
Çekiciler Çarşısı
- Tatil beldelerinden hatıra eşya almayı sevenler için uğranası bir de Çekiciler çarşısı var. Benim çok huyum değildir bu tip alışverişler ama bu sefer daha özel olduğu için beraber gittiğim arkadaşımla birbirimize bileklik aldık bizde.
Yeme içme
- Yeme içme yerlerinin çok çeşitli olduğu Amasra’da biz teknelerin oradaki bir kafeye oturduk. (adını hatırlayamadığım için veremiyorum) Yağmurun da etkisiyle uzun süre oturduğumuz mekan denize kıyı olmasıyla ve muhteşem sunumlarıyla beni çok cezbetti.
Kızarmış dondurma
- İlk olarak Kızarmış dondurma‘yı denedim. En basit anlatımıyla maraş dondurmasının kızgın yağa atılmış hali olan bu tatlı açıkçası beni çok cezbetmedi. Sıcaktan bunalmış bir halde dondurma yeme isteğiyle gittiğim için aradığım etkiyi de bulamadım. Dondurma etkisi çok azdı ancak deneme amaçlı bir kez yenir.
Türk Kahvesi
- Ardından içmeye karar verdiğimiz türk kahvesinin sunumu benden aldı. Suyundan şerbetine her şeyiyle tam bir Türk kahvesiydi. Açıkça söylemeliyim ki suyun hemen yanında da bulunduğu için içilen kahvenin hatırı kırk yıldan fazlasıydı.
Ve tabiki balık
- Yemek için Mustafa amcanın yeri gibi çoktan ünlenmiş, sabit yerler de var ancak benim tercihim teknede yemekti. Orada iki tekne var böyle içerisinde yemek servisi yapılan. Benim tercihim “Pirate of Amasra” oldu. Balıkları lezzetliydi. Ve Amasra’da yemeden dönmeyin diyebileceğim Amasra salatasıyla kesinlikle övgüleri hak eden bir mekandı.
Güzelcehisar
Gidiş: Şehrin uzak ve az tercih edilen mekanı olduğu için günde bir araç gidiş dönüş sağlıyor. Saat 11’de merkezden kalkan araç akşam 8 gibi güzelcehisar sahilinden de dönüş için yolcu topluyor. Lav sütunlarıyla, 3-4 yıl öncesinde yapılan yürüme yoluyla yenice popüler olan bir bölge. Ben burayı henüz eldeğmemiş denilebilecek döneminde de görme fırsatı bulmuştum. Uzun süredir sahilin yakınında bulunan Hisar hotel’de konaklamıştım o zaman. Deniz manzarasıyla, hotel sahiplerinin tatlışliğıyla kesinlikle rahatlıkla kalınabilecek bir mekan. Şimdilerde sahilin popülerliği arttığı için çevrede evleri de sahipleri böyle tatilcilere kiralamaya başlamış. Tatil yapmak denize girmek için çok güzel bir plaj. Denize gireceklere özel tavsiyem lav sütunlarının tam zıddı noktadan denize girmeleridir. Akıntalar nedeniyle suyun soğukluğu çok değişiyor. Sütunların o taraftan girerseniz, üşüyerek çıkmak zorunda kalabilirsiniz kısa süre içerisinde. Sahil kenarında tuvalet, duş ve kabin imkanı bulunmakta. Ayrıca kamp yapmayı sevenler için ayrılmış bir kamp mekanı da var. Yemek yeri ve büfelerle toplu taşımayla gelen biz garibanların orada durmak zorunda olduğu yaklaşık 9 saatlik süreçte her türlü ihtiyacı karşılamak mümkün.
Bakanlığın başlattığı bu proje bence çok kıymetli. Biz gençlerin kendi ülkesini gezip keşfetmesine önayak olunması önemli bir adımdı. Maalesef bu sene için bitti. Umarım bu proje her yıl devam eder ve tüm gezme meraklısı gençler bu imkandan yararlanabilir.