Ne kadar kendinizi anlatmaya çalışsanız da karşınızdakine onlar sizi işine geldikleri-istediği- gibi anlayacaktır. Bırakın sizi bilmesinler; eğer sizi bilmek, tanımak isteseler bunu size sormadan sizin için zaten uğraşırlar, söz gelimi yanınızda olmak isteyen her türlü olur. Bu durumda değişiyor ve yalnızlaşıyoruz.
Her kim olursa olsun karşınızdaki kimse için kendinizi yıpratmayın zira buna hiçbiri değmiyor göreceksiniz: Şimdi görmeseniz bile hayat bunu size bir şekilde gösteriyor zaten. Bana kalırsa hepimiz artık yalnızlığı daha çok sever durumdayız, yeni insanlarla tanışmaktan ziyade tek başına kalmak daha iyi geliyor bize. Neden böyle? Çünkü bana kalırsa iyi niyetlerini, güven duygularını, karşılıksız yardımlarını sevdikleri tarafından köreltildiğinde anlamışlardır. Nitekim anladıklarında ise yalnız kalmak bu insanlara daha cazip gelmiştir. Ve insan yalnız kalmaya alışınca da etrafındakiler hep bir fazlalık gelir…
”Keşke hiç tanımasaydım…”
Birini çok seversin ya hani ona değer verirsin hatta ailenden sayarsın o insanı yani o derece aşırı bağlanırsın ya birine. Hayat ya işte bir gün gelir ki bu insanın sana bir hatası olur seni üzmüş, kırmıştır bir tık fazla üstünü düşünelim; kötü ihtimali ihanet etmiştir… Eğer ilk defa böyle bir olayla karşı karşıyaysanız zaten kolay atlatamazsınız(tabi gamsız değilseniz).
Kafanızda sürekli aynı şeyler döner durur: ”Ben bunu hak edecek ne yaptım”, ”Neden ben” yahut ”Keşke hiç tanımasaydım’‘ . Fakat ikinci defa böyle bir şeyle karşılaştığınızda ise, sizi artık hiçbir şeyin üzmeyeceğini-üzemeyeceğini- anlarsınız ve siz öyle güçlü olursunuz ki siz bile kendinize şaşırırsınız. Hatta bazen kendinizi bile tanıyamaz hale gelirsiniz ne kadar böyle olmak istemeseniz bile bunu size zorladıklarını anlarsınız.
Sonuç olarak herkesten her şeyi bekleyin, üzülün bir noktada bırakın ama asla şaşırmayın zira dost düşman herkes zaten sonuçta kendi derdinin peşindedir. Zaten herkes kendini düşünür…
Önerilen İçerik: Yalnızlık ve Tek Başınalık: Birbirinden Bağımsız İki Kavram