Bunda birşey yok, bunda utanılacak ne var, bu bir ayıp değildir diye diye.. Öyleyse mahrem, özel, sınır, ayıp, gizli dediğimiz şeyler nereye kayboldu? Onların sınırlarını nerelere kadar çektik? Şeffaflık adı altında camlaştırılarak öldürülen kavramlar olduğuna inanıyorum ve onlar yoluyla da bizim öldürüldüğümüze.. Çünkü içi boşaltılmış, artık başka anlamlara denk gelen kelimelerle artık ne yapılabilir? Gerçek olan neyi? Gerçeklik demişken, gerçek olan içinde ‘negatifi’ barındırandır. Yani kusuru, az’ı, ertelemeyi, örtmeyi, kaçmayı, korkuyu, üşümeyi, ağlamayı, hastalığı, ölümü (herşeyin ölümünü), saklanmayı, gizliliği, söylenemeyenleri, şaşkınlığı, kavgayı, küsmeyi, solmayı, ayrışmayı, çatışmayı… Yani insan olmayı…
Ayıp denilebilecek herşeyi normalleştiriyorlar ki insanoğlunun yapabileceklerinin bir sınırı kalmasın ve bunu da büyük bir gönül rahatlığıyla yapsın ve hatta yaptığını da savunsun!! Öyleyse bizim sınırlarımız nerede sayın insan? Bundan sonra artık ayıp ne? Mahrem ne? Sır ne? Eğer kaldılarsa tabi..