Cennet ve Paranoyalar

Fotoğraf sahibi: ArtHouse Studio (@ArtHouse Studio on Pexels)

Güneş ışığının ruhuma işlemesini istediğim halde, niye birçok zamanlar soğuktan ve karanlıktan hoşlanıyorum ? bir bilsem…Aslında olmayan şeyleri gerçekmiş ve başımıza geliyormuş gibi anlamak, öyle hissetmek bence yeni bir hastalık değil. İnsanların kendi aralarında ki anlaşmazlıklarının başlangıcından beri bu durum devam ediyor. Ama neden bir kişi diğer insanlarla olan ilişkileri sonucunda, o insanların kendisi hakkında art niyet taşıdıkları sonucuna varır ? İlk önce bunu çözüp anlamak lazım. Esasında az yada çok, yüksek ihtimalle etrafındaki insanların kendisine karşı olan yanlış tutumlarına, çıkarcı davranışlarına, tatminiyet amaçlayan suistimallerine maruz kalmamış olan insan bana sorsanız azdır. Zaten burada başlıyor ( bir sebepte bu ) insanların birbirlerine benzeyen koyun sürüleri gibi olmaları. Çünkü bu tarz haksızlıklara uğrayan insanlar, bu haksızlıkları yine kendi türü olan diğer insanlar eliyle yaşadıkları için sonu gelmez bir koalisyon misali orjinal çözüm üretemeksizin ” haksızlık yapan insan ” tiplemesine dönüşüyor veya ” haksızlığa uğrayan insan ” şekline bürünüyor. Unutulmamalıdır ki haksızlığa uğramak, haksızlık yapmaktan iyidir. Sabretmenin süresine bağlı olarak ki bu ömür boyu sürebilir bazı kimselerde, bu sabır hissinin devamlılığıyla, sabredenlerden bazıları kolay kolay geçmeyen paranoyalara kapılabilirler. Tabiki bu onların suçu değil ve bunu tartıp çözebilecek bir adalet mekanizması dünya üzerinde yok, öncedende varmıydı bilmem. Gecenin uzun zaman önce üzerimize çöküp, güneşin doğacağı vakte dair artık ümidimizin kalmamaya doğru gittiği şu yavaş geçen zamanlarda, haksızlık yapanlar bir zahmet rahat bıraksınlarda hiç olmazsa bu soğuğu ve karanlığı iliklerimize kadar hissederken yalnızlıkta nefes alsın ruhlarımız. Her ruhun nefes almaya ihtiyacı vardır. Kimileri bunu bir ömür anlayamaz yada başaramaz. Bazılarıda ruhunun nefes almasını sağlamak uğruna diğer insanlar gözünde ” deli – hasta – kötü ruhların etkisinde ” gibi yaftalara aldırmaksızın her türlü yöntemi dener, şartların elverdiği her ama her yöntemi…Mantralar, zikir, semavi dinler ve keşfettiği inanç sistemlerindeki uygulamalar, nasihatleri gerçekleştirmeye çalışmak, meditasyon ve kötülüklere iyilikle karşılık vermek bu yöntemlerden bazılarıdır. Öyle şeyler hissederki bu insanlar en dayanılmaz geçen zamanda bi anda içinin huzurla dolup taşması misali, sanki ait oldukları yeri/ yurdu bilirler ama bunu sözlerle anlatamazlar, ruhlarının ait olduğu yerdir orası. Aşk ile bağlı oldukları asla hissetmekten vazgeçemedikleri o yer gökyüzünden de ötede aynı zamanda yanıbaşındaymış gibi varlığından emin oldukları tasviri pek mümkün olmayan yüce Tanrının tahtının bulunduğu başı sonu olmayan krallıktır. Belkide boşuna değildir güneşi bu dünyada yaşayamamak. Çünkü bu aldatıcı olabilir zira haksızlık ile yaşayanların güneşi olabilir bu. Soğuk ve karanlığın kalplerimize kadar işlemiş olması ve ancak o kalplerimizdeyken yalnızlığı bulabilmemiz gösteriyor ki bize neyin iyi geldiğini bizden daha iyi biliyor ait olduğumuz yerin, bizlerin, herkesin, herşeyin yaratanı / sahibi / egemenliğinin başı ve sonu olmayan Tanrımız. Ona aitiz, onun bir parçasıyız, rahatlayacağımız yer onun yurdudur. ” Buradan kurtuluş yok ” zannedenler buraya en çok bağlı olanlar, bu dünyanın ait olduğu yer olmadığını iyi bilenlerse; dünyaya bağlı olmayan ve bağlı olanlar eliyle haksızlığa uğrayanlardır. Dünyaya aşırı bağlılık ruha zarar verir. Nihayetinde maddesel isteklerden özgür olamadıkları için bu insanlar bu dünyada ki hayatın son bulmasıyla kendilerinin de son bulacaklarına inanırlar. Herhalde akıllarına getirmek istemedikleri başlıca düşüncelerden bazıları; ” niye bu içimdeki yokolmama arzusu ” , ” ölümden neden korkuyorum ” , ” bu dünyaya niye geldim ” gibi düşünceler olabilir. Bizim için iyi olan neyse o gerçekleşsin, hakkımızda iyi olana gönüllerimiz razı olsun. İsa Mesihin adıyla, amin .

Baybars Işık
Sihirli yalnızlık zehir gibidir, ama aşk karanlıkta elenir. Lagün çiçeğini koklayarak devam et ki kavalcının sesini dinlemeye; " yolun sonunda o seni ulaştırsın acıyla terbiye edilmiş batık sarayın diplerinde ki ışığa ".
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Camelot’un Ölümsüz Ruhu
Sonraki
Yaşam Karmaşasının Anlamı

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.