Bu nasıl yasadır ki kuralsız ve sınırsız. Yok iste sınırları. Tıpkı insan gibi. Var mıdır sınırlarımız? İmkansız var mıdır?
Tasavvufta derlerki:
İnsan küçük alem
Alem küçük adem derler.
Ne varsa alemde
O vardır ademde derler.
Demem o ki yoktur sınırımız. Bizler evrenin özüyüz, sırrıyız. Nasılki bir damla sudan tüm okyanusun özelliklerini bulabiliyorsak, nasılki bir damla kandan vicudumuzun gen haritasını cıkarabiliyorsak bizlerde öyleyiz. Küçük evrenleriz. Benzemiyo olabiliriz evrene. Ellerimiz, saçlamız, gözlerimiz var demi bizim. Evrense belirsizdir demi. Ancak öyle değil durum. Bir tohum düşünün. Mesala elma çekirdeği. Kahverenki böcek gibi birsey. Kim derki büyüyünce ağaç olacak elmalar verecek. İste bizlerde öyleyiz. Evrene benzemesekte evrenin özleriyiz. Biz ondan ne istersek onu yapacak ve bizi sarıp sarmalayacak. Kuşkuya veya şüpheye yer yok. Herşey olması gerektiği yerde ve olması gerektiği zamanda olacak siz yeterki isteyin.
İmkansızlar dünya için geçerlidir. Ancak evren için geçerli değildir. Ne isterseniz isteyin gönülden isteyin. İşte o zaman nasılda oluvericek, gelivericek isteklerimiz. Bu sınırsız içindekiler kısmında neyi yaşamak istiyorsak onu yaşayabiliriz. Yeter ki bizler içimizdeki gücün fatkına varabilelim. Bir hayat başkalarının hayatını yaşamak için çok kısa. Şimdi KENDİ hayatımızı yaşama zamanı.