Sevgili Behzat Ç. severler, bugünkü yazıma bir eleştiri ile başlamak istiyorum. Üçüncü ve dördüncü bölüm için ayrı ayrı bir yazı hazırlama gereği duymadım çünkü cinayet konusu fazla işlenmedi. İlk 96 bölümde nerdeyse her bölüm bir cinayet konu alınır onun üstünden konu işlenirdi, aynı zamanda sezonun ana temasını anlatacak biçimde yan olaylar yaşanırdı. Bu sezon ise çok fazla cinayet görmedik. Tek bir konu üzerinden ilerlenmeye çalışılıyor. Bunun sebebi süre ve ekonomik problemler olabilir ya da ekip böyle tercih etmiş olabilir. Bana kalsa her bölüm olmasa bile iki bölümde bir sağlam cinayet işlenebilirdi. Aslında cinayet işleniyor fakat katili yakalama kısmı çok kolay oluyor, üstüne düşülmeden bulunuyor. Rahatsız olduğum nokta bu. Her şekilde saygı duyuyorum. Sezonu zevkle izlediğimi söylemek isterim.
Diziye genel bir bakış açısıyla bakarsak daha pek bir şey yaşanmadı, Demirdelenler hakkında bilgi verilmeye ve onun üzerinden konu işlenmeye devam ediyor. Ekibin ve çevresindeki kişilerin hayatı hakkında ufak da olsa bilgiler veriliyor. Özellikle Akbaba karakteri üzerine düşülüyor, ellili yaşlar semptomlarına girdiğini her bölüm hissediyoruz. Bu hali bana çok garip geliyor, önceden hiçbir şeyi umursamayan bir karakterin yaşlandıkça hassas olmasına pek alışamadım. Sanki yaşayacağı her şey artık ona çok ağır gelecek gibi bir his doğurtuyor bana. Hayalet ise her zaman olduğu gibi birine vurulmuş ve o kişi de Melike. Eminim ki her an onu düşünüyor ve bu işin içinden nasıl çıkacağı hakkında pek bir fikri yok. En çok Hayaleti içselleştirdiğimi söylemiştim. Seni çok iyi anlıyorum Hayalet.
Benim açımdan üçüncü bölüm çok güzeldi fakat cinayetin rahat çözülmesinden rahatsız oldum. Bölümün güzel olan kısmı cam mevzusu ve aralardaki müthiş muhabbetlerdi. Kahkaha atarak izlediğimi söyleyebilirim. Bunun haricinde Memduh Başgan her zaman olduğu gibi olaylara dahil oldu. Çok değil geçen yazımda bu sürece bir şekilde Memduh Başgan’ın dahil olacağını söylemiştim, artık klasikleşti. Onu en iyi tanıyan kişi olarak Behzat Ç. yine karşısındaydı. İlerleyen bölümlerde ortalığın karışacağını düşünüyorum, bu ortam şu an hazırlanıyor. Ayrıca, Memduh Başgan ve Yücel Demirdelen birlikte iş yapıyorlar. O işin sonu da pek hayırlı gözükmüyor.
Dördüncü bölümde bir cinayet dahi işlenmedi. Amirim yine Müdüre posta koydu, gururunu asla yedirmiyor. Belki de onu çok sevmemizin sebeplerinden biri de bu olabilir, ne olursa olsun haklı ise özür dilemiyor. Bunlar yaşanırken seri katil yine sahnelere geldi. O kişinin Ateş Demirdelen olduğunu düşünüyorum. Yani, Şule’nin sevgilisi. Haftaya belki fikrim değişir, şu an öyle hissediyorum. Yücel Demirdelen kendini Şule’ye gösterdi. Ateş ve Şule birbirlerine sırlarını söyledi, ardından Ateş’in gizli mekanını gördük. O çocuk pek sağlam değil demiştim, tekrarlıyorum. Son olarak da Behzat Ç. kafayı Demirdelenlere taktı, bir şekilde bu sefer kurtulacaklardır ama bu rekabet çok zor biter. Amirim, Yücel’e çok güzel posta koydu. Demeden edemem.
Umarım gelecek bölümlerde daha çok cinayet konusu işlenir, eskiden olduğu gibi soruşturmalar izleriz. Dizinin akıcılığı gayet iyiyken tek eksik cinayet. Onu da tamamlarlarsa benim için eksik parçalar yerine oturmaya başlar. Harun Sinanoğlu hariç…