Çekiç ve Gül: Bir Behzat Ç. Hikayesi 1. Sezon Finali

Kaynak belirtilmedi

Hepimizin beklediği gün geldi çattı. Çekiç ve Gül hikayesi bugün sezon finaliyle bizi kendi haline bıraktı. Neye uğradığımı şaşırdım, ben ne izledim dedim kendi kendime. Geçtiğimiz sezonlarla karşılaştırmak gibi olmasın, eskiyi aratmadı diyebilirim. Çekiç ve Gül, kendi konseptiyle bambaşka bir Behzat Ç. hikayesi sundu bize. Bir Ankara Polisiyesi sezonlarından ayrı, kendi içinde yeni bir oluşumla farklı bir dizi izledik. Sezonun her bir bölümünün ve cinayetlerin birbiriyle bağlantısı beni büyüledi. 

En baştan alırsak, sezonun ilerleyişinde az cinayet olmasından çok fazla şikayetçiydim. Tv100 ekranlarında yayınlanan “Candaş Tolga Işık ile Az Önce Konuştum” programına Erdal Beşikçioğlu, İnanç Konukçu ve Berkan Şal katıldı. O programı izleme şansı buldum, gayet keyifliydi. Moderatör benim de çok fazla şikayet ettiğim az cinayet işleniyor sorusunu yöneltti ve Erdal bey bunu çok net bir şekilde cinayetlerin olduğunu; birbiriyle bağlantısına dikkat etmek gerektiğini söyledi. Şöyle en baştan itibaren düşününce Behzat Ç karakterinin yaşadığı ruhsal sıkıntıları ve ara sahnelerde bize verilen küçük ipuçlarıyla o detaylara ulaşabiliyoruz. 

Final bölümüyle ilgili ne diyeceğimi kestiremiyorum, Ateş’in böyle bir karaktere bürünebileceğini tahmin etmiştim ama bu herif manyak çıktı. Bir insan karanlığa düştüğünde nelerle karşılaşabilir çok güzel özetlenmişti aslında. Behzat Ç: kadın cinayetleri, kardeş katilleri, kan davalarını ve ülkedeki birçok problemi bize en başından beri net bir biçimde yansıtıyor. Siyasi meseleler de var tabii. Bu sezon ise aile içindeki problemleri, iki kardeşten olan çocuğun ruhani hallerini ve nereye yönelebileceğini anlattı. Bir insan ne kadar kötü de olsa, sevmese de Babasını öldürebilir mi? Oğlum diye seslenen Annesinin canına kıyabilir mi? Ülkemizde de, dünyada da böyle şeyler olabiliyor. Yansıtılma ve işleniş biçimi çok yerindeydi bana göre. 

Bu sezon hangi karakteri daha çok yaşadık diye düşündüm ve Akbabayı seçtim. Sezon boyunca huysuz ve karamsar tavırları, tribal enfeksiyonlarını çok güzel yansıttı. Berkan Şal bu sezonun en iyi oynayan oyuncusu benim gözümde. Senaryonun da onun üzerine ayrı bir yükü vardı, bu bir etken olabilir ama bunu şahane değerlendirdi. Son sahnede Ajan diye bağırışı, Hayaletin ona “üşüyecen oğlum” diye ceketini vermesi ve Akbaboşa sarılması beni çok duygulandırdı. Yıkıldım. 12 senedir Berkan Şal, Akbaba karakterini hep içinde tutmuş, onu yaşamış. Bir insan çok iyi oyuncu olabilir ama bir karakteri o kadar uzun süre geçmiş olmasına rağmen bu kadar güzel yansıtamaz bana göre. 

Behzat Ç, namıdeğer Amirimiz yine sevdiklerinden olmak üzereydi. Hepimizin içinde ondan bir parça var, hüznü ve dünyaya bakışı hepimizin içinde. Bence Behzat Ç. hayran kitlesinin bu diziye ve ekibe hayran olmasının da en büyük etkisi bu. Her karakteri ayrı içselleştirdik, ışığı kapatıp diziyi izlerken; biramızı yudumlarken içimizde onlardan bir parça vardı. Akbaba aşkı ve ihaneti görmüş, çok zorlu bir hayatın içinden gelmiş biri. Bu onu hayattan zevk almayan, yalnız birine dönüştürdü gün geçtikçe. Hayalet ise işçi çocuğu, sokaklarda kimse onu görmemiş. Önem gösterilmemiş, sevgi hiç görmemiş. Behzat ise hayatında kimi severse o kişiyi kaybetmiş, sevmekten korkar hale düşmüş. Hepsi yalnız, mutsuz adamlar. Hepsi içimizden bir parça…

Son olarak, 2. sezon onayı aldığı için mutluyum; aynı zamanda hala final bölümünün beni içinde bıraktığı şok etkisi içindeyim diyebilirim.  Teşekkürler Behzat Ç ve ekibi! Yeni sezonda görüşmek üzere.

 

 

Salih Üzülmez
Dizi konuşurum.
Önceki
A Lot Changes When You Realize: Notes of Al-Fatihah and Al-Baqarah

A Lot Changes When You Realize: Notes of Al-Fatihah and Al-Baqarah

Sonraki
Türkiye’de tarımın durumu ve geleceği

Türkiye’de tarımın durumu ve geleceği

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.