Yıllar önce gördüğüm ve bugün hala hatırladığım rüyada topraktan doğuyordum. Şeytani hiçbirşey yoktu o rüyada. Topraktan doğduğum yer ise Camelot Krallığıydı. Dejavular ve aşinalıklar doğrultusunda anlatmam gerekirse Camelotla ilgili gördüğüm bir rüya daha var. Onda da gayet muhteşem mistik bir yerde dağın tepesinde büyük bir kale aynı zamanda şato olan bir yer vardı. Ama bu rüyada oranın içinde değildim, gökyüzünde biryerde çok net olarak orayı görebiliyordum. İşin inanılmaz tarafı kaleye benzer o büyük şatonun üzerinde ki gökyüzünde gerçek bir ejderha uçuyordu. Ateşler saçtığını hatırlamıyorum sadece sanki Camelot’u koruyormuş gibi bir hali vardı ve bende bu hissi uyandırdı. Bu iki rüyayıda uzun zaman önce görmüş olsamda hala net olarak hatırlarım. Sanırım yirmili yaşların başındaydım. Şuan bu yazıyı yazarken otuz yaşındayım ve sene 2023. Kral Arthur ve şövalyelerine, Merlin’e, o zamanlara gidecek olursak ilk önce bahsetmek istediklerim ; o insanların bizlere göre ruhani ve bedensel olarak çok daha dayanıklı oldukları, vicdan – vefa – dürüstlük – savaş ahlakı – merhamet ile Tanrıya yakınlık bakımından günümüz insanlarına göre kıyaslanamayacak derecede önde olduklarıdır. Merlin’in Arthur’a bu kadar çok yardım etmesinin sebebi neydi ? Sayıca o kadar az olmayan şövalyelerin aralarında ki ilişkinin günümüz hiyerarşik düzenlerine göre çok daha dürüstçe olmasını sağlayan etkenler nelerdir ? Kutsal kasenin varlığı bu insanların İsa Mesihe bağlılıklarını göstermez mi ? Excalibur gibi bir olağanüstü kılıç Arthur’un kaderinde ne ifade ediyordu ? Morgana kötü büyücü ise Merlin iyi bir büyücü hatta Tanrısal güçleri olan birimiydi ? Sorularının cevaplarını bulmak o kadar zor değil. Bunun için kendimi onların yerine koymam ve günümüz ile o zamanı kıyaslamam lazım. Kıyaslamayı yaparken şuana kadar bu konuda yaşadığım tüm dejavu ve aşinalıkları da hesaba katmalıyım. Merlin ve Arthur arasında ki ilişkide çıkarlar, hırs yada kibir belirleyici değildi bana göre. Tam tersi fedakarlık ön plandaydı. Belkide onlar ruh ikiziydi. Şayet Merlin insan formunda bir insansa…Yani insan suretinde farklı bir varlık yada zaman yolcusu değilse böyle olduğu kaçınılmazdır. Çünkü Merlin ; hem Uther Pendragona, hemde oğlu Arthura inanılmaz yardımlar ediyor ve ömürleri boyunca onunla olan ilişkileri / bağlantıları devam ediyor. Bunlarda gösteriyor ki , Kral Arthur kötü bir amaca hizmet etmiyordu, tam tersi yaşadığı dönemde Tanrısal olan birçok şey onda ve şövalyelerin de mevcuttu. Başka türlü kıskançlığın, hiyerarşinin, entrika / birbirinin kuyusunu kazma, kibir / egoistlik, korkaklık vs.. olmadığı bu şövalyeler ile onların Kralı ve ruhta yüksek biri olan Merlin dünya tarihinde bu kadar büyük bir iz bırakamazdı. Olağanüstü etkileyici yaşam öyküleri günümüze kadar bu denli inanılmaz şekilde ulaşmazdı. Dahası onların Tanrısal olmasının sadece bir nedeni / kanıtı ; birbirleri ile olan inanılmaz bağları ve 12 büyük savaşa girip 12 sinden de zaferle ayrılmalarıdır. Tanrısal olmayan devlet veya krallıklar asla Camelot gibi olmaz, olamaz. Belki böyle bir iddia da bulunabilirler yalnızca. Düşünebiliyor musunuz, bu derece büyük bir güce sahip bir krallığın en üst yönetimi, bu efsaneleşmiş şövalyeler, Kralları ve Merlin arasında bitmek tükenmek bilmeyen ve kıyamete kadarda ( bana sorsanız ) devam edecek olan güçlü birlik / birliktelik / birnevi koalisyon” ruhsal değilse nedir o halde ? bu Tanrının isteği doğrultusunda gerçekleşmiş olan bir kardeşliktir ve ruhlar asla ölmediğine – ölmeyeceğine göre ( bazı insanların reeankarne olması ), Camelot ruhu kıyamete kadar bitmeyecektir, bitmez, bitmesi yada mağlup edilmesi mümkün değildir. Aziz Pavlusun, Kutsal Babamız İsa Mesihten vahiy alarak belirttiği gibi ; ” Tanrı bizden yanaysa, kim bize karşı olabilir ? ” . Camelot ruhunun bir manasıda şudur ki ; hristiyanlık ilk ortaya çıkmasından o yıllara kadar yani günümüzden 1500 yıl küsür ve öncesine kadar geçen zamanda, bu imanda ciddi anlamda yüksek olan ilk hristiyanlar gerçekten inanılmaz zulümlere uğradılar, ruhta çok yüksek olan birçok hristiyan ve havari ile onların öğrencilerinin birçoğu ” şehit ” olarak ruhlarını Yüce Semavi Tanrıya teslim ettiler. Onlar olmasaydı herşey çok farklı olabilirdi. İşte tam bu noktada Kral Arthur un, Camelot Krallığının ve yüce bir zat olduğuna inandığım / hissettiğim Merlin in anlamları / mahiyetleri devreye giriyor. Onlar yüzbinlerce imanlının yücelerin yücesi İsa Mesih uğruna can verip cennetin krallığına uçmaları sonucunda ; hem dünyalık hem ruhsal , hem imanlı hem savaşan, merhametli ama korkusuz, kısacası somut ve soyut anlamda çok güçlü bir Krallıkla ( inanılmaz hikayelerinin günümüze kadar devam etmesi ile ) , hala hissedilmeleri bakımından Tanrının sonsuz güç , merhamet ve adaletinin tezahürü olarak ortaya çıkmaları muhteşem bir göksel armağandır ( özellikle zor durumda olanlara , adalete muhtaç olanlara ) . Aşık olunası Camelot efsanesi . . .Rabbin adalet sisteminin işleyişini dünyada ki insanların çoğu anlayamaz. Özellikle iman etmeyenler bunu bilemez. En az 3 – 4 yüzyıl dökülen hristiyan kanından sonra Hristiyanlığın tüm dünyaya ciddi anlamda yayılması, devletler – krallıklar tarafından kabul edilmesi gösteriyor ki ; bu imanda yüksek Tanrısal şehitlerin karakteristik özellikleri ama en başta ruhaniyetleri o Hristiyanlık / adalet uğruna haklı bir savaş veren sonrasında gelen imanlı insanlara sözlerle ifade edilemeyecek derecede büyük şekilde sirayet etmiştir. En çokta ” canım feda olsun ” Yüce İsa Mesih sirayet etmiştir. Anlayacağınız, onlar İsa Mesihe ve şehitlere benzerler, Tanrıda onlara merhamet eder lutfedip – yardımıyla şereflendirip, korkusuz bedenen / ruhen çok güçlü kılar. Onlara hristiyanlık ve adalet uğruna zor durumdakileri korumaları adına, kötülere hakettiklerini yapmaları amacıyla ( Tanrının iradesi ) zaferler bahşeder . Tabiri caizse zaferden zafere kanat açarlar ama kibirlenmezler çünki Ruhül Kudüs’ü, Tanrının melekutunu miras almışlardır. Kutsal Ruhun meshedişi üzerlerinden bir an bile eksik olmaz. Mesih İsa ‘ nın adına yemin etmiş olan bütün britanyalılara ve hakiki / gerçek ( özentilikten – çekişmelereden uzak ) tüm hristiyan kardeşlerime şunu tüm kalbimle ve ruhumla söylüyorum ; Camelot eksiksiz şekilde Tanrısal bir Krallıktır, onların unutulmaması Göksel Babamızın isteği ve tasarısı / planıdır . O insanlarda yani; Kralları olan Arthur Pendragon ve aziz şövalyeleri ile Merlin’de inanılmaz bir ruhsal güç ve devamlılık vardır. Bu yalan değil. İsa Mesihin tekrar geleceği kadar gerçek . Artık gizlemenin de ne anlamı ne faydası var çünkü zaman daralıyor hatta çok az bir zaman kaldı ; İsa Mesihin gelişi yakın olduğuna göre ( gelmeme ihtimali yoktur ), Tanrısal Kral Arthur ( Mesihe inanan ), 12 nci son savaşında galip geldikten sonra Avalon adasında ki Glastonbury manastırında göklerin egemenliğine kavuşmadan önce, son nefesini vermeden önce söylediği sözler olan ” İleride yeni bir Kral gelecek ve kılıç yeniden yükselecek ” . !!! İşte bu soruyu son nefesini verip ruhunu Tanrıya teslim etmeden önce söylüyor Britanya’nın en büyük kralı . . . Rivayet edilir ki yanında ki şövalyerden biri soruyor Excalibur kılıcına ne olacak diye … O zaman Tanrının hoşnutluğu ile söylediği son sözler Kral Arthur un dudaklarından yine Tanrının tasarısı ölçüsünde dökülüyor. Artık anlıyorsunuz kardeşlerim; gelecek olan İsa Mesihtir ve Camelot Ruhu, Mesih İsa ruhunun dünyadaki bir halidir . Sureti gibidir . İsa Mesihin ruhül kudüsü bırakması ile aynı anlama gelir ölümsüz Camelot Ruhu . Bunun bilinen tarihte fazla örneği yok. Hem sembolizm hem taşların yerine oturması hemde Yüce Kralımız Mesih İsa’nın yeniden geldiğinde elinde kılıç olacak olması ( excalibur’ dan başka bir kılıç değil bu ), herşeyi derinlemesine ve açıkça ibretlik olarak can alıcı halde gözler önüne seriyor …Hissettiriyor. Kutsal Kase uğruna büyük mücadele veren o şövalye sir Percival emin olun bu uğurda çektiği çileden şikayet etmedi. Tam aksine sevinçle coştu . Çünkü Tanrının oğlu ile paydaşlığı oldu, çarmıhını yüklenip devam etti, kendi menfaatini düşünmedi, kendini inkar etti. Zina ettiği söylenen savaş kabiliyeti bakımından en yüksek iki şövalyeden biri olan ruhaniyetini uzun zamandır hissettiğim Sir Lancelot du Lac bile , ” iman görülmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır ” değişmez kuralını rehber olarak kabul ederek kesin anlamda söylenebilir ki ; son savaşta yüce Kral Arthur’un ölüm yaralarını aldığı o 12nci savaşta ( 12 havari misali ) canından çok sevdiği Kralını yalnız bırakmadı ve o da Arthur ile birlikte can verdi. Zina hikayesi gerçek olsa dahi o Sir Tristan kadar iyi savaşan, Lancelot du Lac bu hatanın farkında idi. Tövbe etmeseydi son savaşta Arthurun yanında olmazdı.Pişman olmuş olmasa ve aralarında ki Kutsal Ruhun meshedişine dayalı aziz şövalyelik bağı olmasa emin olun Arthur onu affetmezdi. Onlar birbirlerini canlarından çok seviyorlardı, Çünkü Göksel Tanrıyı ve yüce oğlunu Mesihi İsa yı canlarından çok seviyorlardı. Başka açıklaması yok. Şeytan tarafından sınanmak / denenmek her insan için geçerlidir fakat imanda yüksek hristiyanlığa hizmet eden, yol katetmiş olanlarla lanetli şeytan çok daha fazla uğraşır / yoldan saptırmak için elinden geleni fazlası ile yapar. Sir Lancelot’un başına gelen tamda buydu gerçeği söylemek gerekirse. Bu hakikatlerin en az Sir Lancelot kadar farkındaydı diğer bütün şövalyeler ve Merlin… Çünkü onlarda son ana kadar Krallarının ve Camelotun yanındaydılar . Zaten onlar Camelottu. Bu gerçek yüce Rabbin varlığı kadar gerçektir. Kraliçe Guinevere’nin manastırda Rabbe yönelmesi de gösteriyor ki o da şeytanın hilesinin farkında idi ve sahibi olan Tanrıya sığındı son nefesine kadar .Tanrı kimseyi sonsuza dek geri çevirmez .
Onlardan uzun bir süre sonra ( bana göre kısa bir zaman ), günümüzden de uzun bir zaman önce ( benim ruhumda hissettiğim kısa bir zaman ), Kralın ve Kraliçenin mezarları Glastonbury manastırında bulundu. Yanyana olarak meşe ağacından yapılmış bir kabrin içinde …Avalon gölünde ki manasırda …Gölün Leydisi’nin genç Arthur’a excalibur kılıcını verdiği yada excalibur’u saplı olduğu kayadan çıkardığı yerde. İmanı olan her insanında kabul edeceği gibi bütün bu olanlar boşu boşuna olmuş değildir. Hayal ürünü olması ihtimali yoktur . O halde İsa Mesih’te mi hayal ürünü ? Ve her birinin derin anlamları – mahiyetleri Rab katında karşılıkları olduğuna göre Camelot zamanında yaşanmış olan hiçbir şey boşuna değildir. Hiçbiri boşuna değildi ! Tanrı uğrunaydı , Tanrısal ruhlaydı . O halde söyleyebiliriz ki Arthur, Merlin, Şövalyeler . . . ! Hiçbiri ölmedi , yaşıyorlar ! Gerçeği duymak istiyorsanız bunu bende söylemek istiyorum : İSA MESİH GELDİĞİNDE ONLARDA GELECEK ! TAMAMI MESİH İSA’ NIN YANINDA TANRI UĞRUNA SAVAŞACAK . ELLERİNDE KILIÇ OLACAK . TA Kİ LANET ŞEYTAN VE MESİH KARŞITI CEHENNEMİN EN DİBİNDE Kİ ÇUKURA YUVARLANANA KADAR ! AMEN ..AMEN ..AMEN . . .
Camelot’un Ölümsüz Ruhu
Subscribe
Giriş Yap
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
0 Yorum