Uzunca bir aradan sonra, tekrar merhaba…
Bazen çoğu şeyler gereksiz bir şekilde kafama takılıyor ve sonra da oturup, yazıyorum işte. Herkesin doğrusu farklıdır. Öyle değil mi?
İnsan denen varlık, bir acayip yaratıktır. Hırsları ve aşırı bencil tarafları vardır. Bir o kadar da merhamet, şefkat gibi güzel vasıflara sahiptir.
Topluluk halinde yaşarlar. Birbirlerine görünür ve görünmez kurallarla bağlıdırlar. Tek başına oldukça güçsüz ve savunmasız bir halde iken, topluluk halinde daha güçlü ve tehlikeli bir hale gelmektedirler.
Topluluk halinde yaşayan insanların çoğu sürü psikolojisine uygun şekilde yaşamayı tercih ederken (tıpkı koyunlar gibi), bazı insanlar da sürüden ayrılmayı seçmektedir. Ancak sürüden ayrılmak, insanlar tarafından çok hoş karşılanmaz. Sürü halinde yaşayan insanlar, tek başına sürüden ayrılmayı tercih eden insana, dolaylı yollardan saldırmaya başlar. (tıpkı kümesteki tavukların zayıf olan tavuğu yok etmeye çalışması gibi)
İşte, her şeyi göze alarak tek başına hareket etmeyi seçen ve sürüden ayrılan insanın bu yaptığına cesaret diyoruz.
Her insan, cesur olamaz. Daha önce yaşadığı başarılar ya da başarısızlıklar yani tecrübeler, kişinin cesur olup olmamasını etkiler. Diğer insanlardan ayrı olarak farklı düşünmek, hareket etmek başarılı olmak için gerekli bir adımdır. Zor bir işi başarmanın ilk koşuludur. Fakat başarılı olabilmek için cesaretin akılla birlikte hareket etmesi gerekir. Cahilce bir cesaret ise insanı uçuruma sürükler.
Dolayısıyla, bu çok ince olan çizgide, ilk adımı dikkatli ve düşünerek atmalıdır.
Her şey gönlünüzce olsun…