23 yaşındayım, hayatta sanki tüm fırsatlarımı kaçırıyo gibi hissediyorum… belki de asıl fırsatıma henüz kavuşmadım. Yakınıyorum… her şeyden, herkese.. öfkeliyim kendime, ama bunu itiraf edemeyecek kadarda kızgınım… kimseye kızamam, her şeyi erteleyen benken… Kaçırdığım fırsatları gördükçe öfkem artıyor, ama yakalayamıyorum zamanı. İzliyorum etrafımda olan olayları, değişen kişileri, dönen dünyayı ve geçen zamanı. Anlatmaya çalışıyorum insanlara kendimi, ama en çok da olmak istediğim kişiyi… Gerçekleri değil belki ama olmak istediğim kişiyi anlatıyorum. Başka tanıtıyorum kendimi belki de. Olmak istediğim hayatı düşününce, yaşamak istediğim hayatı düşününce, küfrediyorum zamana, kendime… Kandırıyorum kendimi, etrafımdakileri. Hayal kırıklığı olarak bakıyorum kendime, duyduğum övgülere rağmen… Tatmin olmuyorum olduğum yerken, bulunduğum konumdan, bildiklerimden ve hatta bilmediklerimden, ama bilmiyorum gerçekler bunlar mı…
Kimi zaman bi kuş sesinden ve rüzgarın oynattığı bi dal parçasından huzuru buluyorum ama olmuyo, tutunamıyo gibi hissediyorum hayata. Başaramicam gibi geliyo, yalpalıyorum, çıkış yolu bulamıyorum… Geçen yıllarımı, harcadığım emekleri, insanların benim için yaptıklarını gördükçe karşılık veremiyo gibi hissediyorum… Devam edemicekiş gibi oluyorum, boğuluyorum. Anlatamıyorum en sevdiklerimle paylaşamıyorum bu durumu, sadece akan göz yaşlarıma ve gecelere saklıyorum hissettiklerimi. Kızgınım çok kızgınım en çok da kendime kızgınım. Nefes alamıyorum. Onca kalabalık arasında yalnızım ve çıkış yolunu bulamıyorum. Herkes olduğum yerde kalmamı istiyo sanki ama ben çabaladıkça batıyo gibiyim. İnsanlar elimde olanla yetinmemi istiyo ama bu durum yeterli değil kimse görmüyo, bu insanların telkinleri arasında boğuluyorum. Sarışıyorum hayallerimde o insanlara, anlatıyorum hayallerimde her şeyi. Nankörlük mü bu bazen diye düşünüyorum, değer bilmemezlik mi, ama kendime yetemedikten sonra etrafıma istediğimi veremedikten sonra ne önemi var ki elimdekinin. Bütün bu olana rağmen elimde ne mi var koca bir HİÇ.