Merhaba Kooplog Ailem
Burayı kişisel bloğum olarak kullanacağımdan bahsetmiştim size bugün de hayatımda yaşanan bazı şeylerden ufak ufak bahsetmeye başlamak istiyorum.
Psikolojik tedavi almaya başladım.
Tedavimde yardımcı olabilecek şeylerden biri de duygu ve düşüncelerimi karşıdaki kişiye anlatabilmemdi. Ben duygularımı anlatamıyorum. Bu yüzden psikiyatrist ya da psikologlarımla bu konuda çok sorun yaşıyorum. Ama buraya yazarsam belki de aşabileceğimi düşünüyorum.
Hayatımızda çoğu zaman bir yerlerde tümsekler ya da pürüzler olur eğer çok hızlı olursak o tümseklere takılıp düşebiliriz ben işte o düşüşlerden birini yaşadım. Hayatınızda bir işe çok fazla emek vermişseniz ve bu emeğin karşılığını en güzel biçimde alacağınızı düşündüğünüz bir dönemden geçmişseniz, o emek elinize ulaşmadan havada sönmüşse hayata karşı ister istemez bir ön yargınız oluşmaya başlıyor.
Hayatımızı tek bir olaya bağlamakta doğru değil ama gençseniz ve kanınız kaynıyorsa bu olasılıklar tabiki hayatınızda bulunacaktır. Bu süreç bana birçok kötü şey getirdi.
Bedenimi beğenmemeye başladım. Bu belki de çoğu kişinin yaşadığı şeydir. Midemde yiyecek bulunması hissi kalbimi sıkıştırıyordu dayanamıyordum hemen çeviriyordum yediklerimi. Bu süreç hiçbir zaman elimde olan bir şey olmadı vücudumun strese karşı verdiği tepkiydi. Yemeğe olan düşkünlüğüm herkes tarafından bilinirdi deli gibi yerdim. Hatta en yakın arkadaşım bu kadar yemeye devam edersen vinç ile sınıfa sokacağız artık seni, derdi. Bu sürece başlamadan önce 59 kilodaydım şu an 45 kiloyum. Ama bedenimden nefret etmeye hala devam ediyorum.
Ailem bu süreçte çok etkileniyordu ve ben onlar üzülmesin diye çevirdiğimi bile onlara söyleyemiyordum. Hepsinin gözü ağzıma girecek lokmadayken hepsi yemek yememi isterken benim bu bilinçsiz gerçekleşen davranışım yüzünden üzülmelerini istemiyordum. Ve elimden geleni yapmaya çalışıyordum. bir sonraki süreçte;
Yataktan hiç kallkmayı istemediğim zamanlar oldu öyle ki temel ihtiyaçlarımı karşılamak istemeyecek kadar. Sanki hayatım yatağımın etrafında dönüyor ve yataktan çıkarsam ölecekmişim gibi hissediyordum. Üzerimde acayip bir yorgunluk hissi ve uyuma isteği ile günlerimi yatakta geçiriyordum.
(KONUŞMA AZICIK RENKLENSİN İÇİMİZ KARARDI)
İnsanlarla iletişim kurmak midemi bulandırıyordu. Zoraki gülümsek, aslında mutlu değilken deli gibi gülmeye çalışmak çok zordu benim için. Etrafımda çok gülen bir insan görürsem dikkatim hemen onun üstüne kayardı çünkü benim için çok gülenler en mutsuz ve yalnızlardır. O acaba içinde ne yaşıyor ne gibi sıkıntıları var da gülerek gizlemeye çalışıyor, diye düşünürdüm. Ki hala öyle düşünüyorum.
Zamanla hiç konuşmamaya başladım daha doğrusu konuşmak istememeye. Ailemin yanında deli danalar gibi gülüp konuşur ama iş dışarıya gelince süt dökmüş kediye dönüşmeye başlardım. İnsanları kendimden uzaklaştırmaya başladım tabiki yakın dediğim dostarım ve ailem tek kaldı çevremde. Onların desteği üzerimde çok etkiye sahip.
Acayip stresin dibine vurduğum bu günlerde kendimi kitaplara ve müziğe vermeye başladım. Sanki yaşamımı yeniden kurmuştum sanki özgürlüğü bulmuştum ama o özgürlük hayallerimde diye düşünürdüm.
(Şunu da dipnot olarak geçeyim bu yaşadığım evreler daha ulaşmaya çalıştığım hedefime varmaya çalıştığım zamanlar.)
Öyle zamanlarım oldu ki sebepsiz ağlama krizlerine girerdim. Bu elimde olan bir durum değildi. Normal oturuyorum birden ağlamaya başlardım kimse bu hareketlerime anlam veremezdi. Kimisi ilgi görmek isteyen bir aptal olduğumu düşünürdü:) Hayatımı ve beni araştırmadan dayattıkları şeyler çok zoruma giderdi.
Zaman öyle böyle çekilmez bir yavaşlıkta geçti ve ben tabiki çok emek vermişim ve alacağımı düşünüyorum karşılığını ama bir öğreniyorum ki olamamış. Olmamış.
Bu yazıyı yazmak çok zor şuan benim için ellerim titrediği için yazmakta zorluk çekiyorum aklıma geliyor o zamanlar kara bulutlar doluyor yüreğime. Neyse işte
Yukarıda yazdığım şeylerin beş kat kötüsünü yaşıyorum. Yemekten kesiliyorum öyleki artık çevirecek bir şey kalmıyor içimde su çeviriyorum sadece. Deli gibi ağlıyorum sanki beynim başka yerde ve ben tüm vücudumun uyuştuğunu hissediyorum. Bu geçtiğim dönemde beni en çok yaralayan şeylerden biri değer verdiğim birinin bana bir şey için bu kadar üzülmememi söylemesi ve abarttığımı düşünmesiydi halbuki ben ona anlatmıştım. Hayatımı buna bağlamıştım hayallerimi tablolara asmak zorunda kalmak istemediğimi söylemiştim.
Beynim bazen yerinde olmuyordu. Ve birgün içememem gereken bir ilacı içmiş olarak buldum kendimi. Kendime geldiğimde geç değildi ne yaptığımı hatırladım ve çevirdim. Çok korktum. Her ne kadar ölmek istesem de ben çok şükür inançlı biriyim bunun benim kaderimde olan günde Rabbimin rızasıyla gerçekleşmesini isterim hep. Dediğim gibi bu irademle gerçekleşmemişti. Neyse
Geçtiğim bu dönemlerde gerçekten ders aldığım çok şey oldu:
Arkadaş seçimi. İnsanlara gereksiz değer vermek. Ve o bu şu ne düşünür hakkımda diye kendini kısıtlamak.
İNSANLARIN DÜŞÜNCELERİ HAYATINIZDA ROL SAHİBİ İSE O ARTIK SİZİN HAYATINIZ DEĞİLİDİR. İNSANLARIN YÖNLENDİRDİĞİ, SÖZ SAHİBİ OLMADIĞINIZ BAŞKA BİR HAYATTIR O. YANİ BU DA YAŞANABİLECEK Bİ HAYAT DEĞİLDİR.İNSANLARIN DÜŞÜNCELERİNİZE YÖN VERMESİNE İZİN VERMEYİN. BU SİZİN HAYATINIZ SİZ BU HAYATI YAŞIYORSUNUZ.
Yakın çevre diye tanımladığımız akraba diye adlandırdığımız insanlardan uzak durmanızı da tavsiye ediyorum. Tabiki hepsinden değil siz anladınız hangi kitleden bahsettiğimi. Hayatınızdaki tek rolleri arkanızdan konuşmak ve sizin onlara yaklaştığınız saf duyguları harap edip emip sömürmek isteyen akrabalardan uzak durunuz. Bu bir kamu spotu değil ama bununla ilgili çekilmeli bir tane. Kendi hayatlarına zerre katkısı olmayan insanların sizin hayatınıza sadece zararı olur onlar benim gözümde: Yıkım getirenler.
Melek yüz gösteren ama en sıkıştığınız zamanda yanınızda olmayan arkadaş görünümlü yılanlardan da uzak durmanızı tavsiye ediyorum. İlk bakışta anlaşılmıyor nasıl oldukları çünkü türleri gereği kendilerini çok iyi saklıyorlar. Ama onlara sıkıştığınızı yardıma ihtiyacınız olduğunuzu söylerseniz ilk verecekleri tepkiden onları tanıyabilirsiniz. Teşekkürler.
Sosyal medyada biriyle tanıştım daha doğrusu tanışmadım güzel yazılar paylaşan biri şarkı zevkimiz uyuşuyor diye sayfasını takibe aldım. Çok neşeli biri habire komik şeyler paylaşıyor ve insanı güldürmeyi başarıyor. ve şunu da söyleyeyim hep gülüyor. evet hep gülüyor sizce de bir problem yok mu? Çok gülüyor. Onu kendime benzetirim yaşadığımız bazı şeyleri benzer ve yakın bulurum kendime. Onun hakkında başka bir yazıda uzun uzun konuşmak isterim. Çünkü o içimde bir yerlere dokunuyor.
Bu süreçlerde psikologlarla çok görüştüm ama en sonunda bi psikiyatriste de gideyim dedim. Başta da dediğim gibi duygularımı paylaşamam mesela sevdiğim kişilere sizi seviyorum diyemem, sarılamam çok utanırım neyse konu şu an o değil konu psikiyatriste kendimi anlatmam. elimden geldiğince altamaya çalıştım kendimi, içimi dökmeye çalıştım.
Ağır depresyon tanısı kondu. İlk başta çok komik buldum. Hayatını deli dolu yaşayan, deliler gibi eğlenen, kıskanılan bir arkadaş ortamı olan, mutlu olan ben bu duruma mı gelmiştim. Neyse ilaçlarım yazıldı kullanıp bitirmeden üç gün önce doktorla görüşmem tekrar istendi.
Belki de bu depresif durumdan beni biraz uzaklaştırmayı başaran bir cümle çıktı doktorun ağzından tam odasından çıkmaya hazırlanırken:’hiç intiharı düşündün mü?’ diye. hayır, diyince doktorun: ‘Demekki o evre daha gelmemiş.’ demesi beynimden vurulmuşa döndürdü beni. İşte o an dedim ‘kendine gelmen lazım, kendine çeki düzen vermen lazım’. Kendimi kaybettiğimi düşündüm o anki duygu durum bozukluğum çok fenaydı. Hastanenin önünde yere çömelip hüngür hüngür ağladığımı hatırlıyorum.kkk
Eve geldiğimde ailem çok panik oldu. Annem ilaçları kullanmam konusunda pek benimle aynı fikirde değildi. İlaçlarımı araştırdı baya tanıdığı eczacılara götürdü ama en sonunda bana: ‘Kullandıktan sonra iyi olacaksan kullan’ dedi. Kullandım ama maalesef üç gün sonra bırakmak zorunda kaldım çünkü vücudumda acayip bir titreme ve uyku yapmaya başladı ki şikayetlerimden biri de çok uyuduğumdu.
Doktorum uyku yapmayacağını bana enerji verecğini söylemişti ama pek işe yaramadı ayrıca baş ağrısı da eklenince bırakmak zorunda kaldım. Annem yaşadığım şehrin en iyi psikoloğunu bulmuş ve ona da bir görünmemi istedi. ileriki günlerde onunla görüşeceğim ailemin ve kendi mutluluğum için her yolu denemeye varım dedim ve yeni sayfalar açmaya başladım.
Daha önceden çok emek verdiğim ama başaramadığım şeyin üzerine bu sene daha çok gitmeye başladım o benim değil ben onun üzerine gideceğim buna karar verdim. Kendimi müziğe daha fazla vermeye başladım. Muhteşem bir grupla tanıştığımı söylemiştim ki bu grubu başka bir yazımda doya doya anlatacağım sizlere. Piyano çalıyorum resmen huzurumu geri bulmuş gibi hissediyorum. Hobilerime yönelmeye başladım. Dikiş nakış kursuna kayıt oldum hep elbise tasarlayıp dikmek istemişimdir. pantolon tasarlayıp dikmeye başladım. Eskiden yüzücüydüm şimdi de hafta da iki kez olmak üzere havuza yazıldım. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Bir zamanlar pes etmiştim ama şimdi kendimi resetleyip yeni baştan güzel başlangıçlar yapmak istiyorum. Her şey hayırlısı olduğu zaman nasip olur. İnşallah istediklerim beni hayırlı oldukları zaman bulurlar.
Bu yazıyı yazmak istedim çünkü içimi dökemiyorum bitmeyen gecelerime. Burayı yardım merdiveni, acil çıkış kapısı olarak kullanabileceğimi düşündüm. Hayatınızı sevin. kendinizi sevin |love yourself|. Hayat, siz kendinizi sevdiğinizde başlıyor.
Benim de eksiklerim var, tamamlamam gereken şeyler var ve umarım birgün hepsini yenebileceğim ve buraya gelip yaptıklarımı, gerçekleştirdiğim hayallerimi özgürce, gururla kendimi ifade edebileceğim şekilde anlatacağım.
Bu yazıyı yazmak benim için zor oldu tabi bazı atladığım evreler, zamanlar oldu onları çok yazmak istemedim ama bir nebze olsun buralara bir şeyler anlatmak kendimi çok iyi hissettirdi.
Yazım okunur mu? ya da yorum yapılıp insanlar da kendi yaşadıklarını yazarlar mı bilmiyorum ama emin olun yazdıklarınız, içinizi döktükleriniz sizi bir ağlama duvarının karşısındaymış gibi hissettirsin. İçinzi dökün çünkü içinizde biriktirip çözülemez bir yumak haline getirmek inanın kimseye yarar sağlamaz.
BENİM AĞLAMA DUVARIMA HOŞ GELDİNİZ.
BURASI BENİM AĞLAMA DUVARIM.
SİZLERİ SEVİYORUM.
SAĞLICAKLA KALIN.