İnsan doğduğu andan itibaren çevresinden aldığı etkilerin tepkileriyle yönlenir çoğu zaman. Yıllarca bilinçaltına işlenen motifler, zamanı geldiğinde desen olarak çıkar karşına. Kişisel bilinç ayıraç gibi gözükse de hayatımızın dörtte üçü bize birileri tarafından öğretilen yargı ve kararlarla geçer. Kararı kendimiz veriyoruzdur görünürde ama durum hiçte öyle değildir. Derinine incelendiğinde kararların akasında birilerini memnun etme çabası, doyuma ulaşmamış hırs yatar. Farkında olmadan, hayatının yüzde doksan beşini yöneten bilinçaltıdır bunu yaptıran.
Gidilecek okullar, kazanılacak paralar, çalışılacak işler ve daha niceleri. İlk ebeveynleri memnuniyetle başlar ve hayatına giren yeni insanlarla devam eder.
Samimi bir iç sesle kendine hiç sordun mu ? “Ben ne istiyorum, neyi yaşamalıyım, nasıl daha mutlu olurum.” diye.
Bunu kabul etmeyenler tabi ki olacak. Ama onlarda direnç göstermeden kabul edişe geçer ve içine yönelirse duymak istemedikleri cevapları alacaklar. Almayanlarda olacak. Neticede herkes mutsuz değil, mutlu olan ve olduğu hayatı sevende çok.
Hiç bir zaman memnun edemediğimiz bir anne ile başlar kendini ispat. Onun hayallerine ve beklentilerine asla son noktayı koyamazsın. Çünkü yaşıyorum ve örnekleriyle görüyorum. İnanın çoğu aynı. Milyarder ol, ordinaryus profesör ol yine eksik bir taraf bulur. Ruh sağlığı için kural bir, anneni memnun etme çabasına hiç girme. Onu olduğu gibi kabul et, tartışma, inatlaşma, eleştirme. Sonuç süt liman.
Başlığımıza gelelim, bunca anlatılanla varmak istediğim nokta; yargısız kalmak arkadaşım. Tiyatro sahnesinin karşısında oturmuş izliyor gibi seyirci ol hayatına. Eleştirmeden, direnç göstermeden. kendini ispatlamak adına oranı buranı yırtmadan. Otur ve izle. Az konuş ve gözlemle. Bunu bir hafta dene. Bak nelerin farkına varıyorsun.
Biz yıllardır ömrümüzü tüketiyoruz basitten zora her şeye direnç göstererek, savunmaya geçerek. Yaa bırak karşındaki seninle aynı fikirde olmayı versin, birileri eleştirsin, yaptıklarına nankörlük etsinler. Tamam benim fikrimin zıddını yaptın şimdiye kadar. Allah rızası için dürüst ol. Eline çok şey geçti mi? Belki o anlık karşındakini susturdun, he he dediler sonra ne oldu? Başın arşa değdi mi? Yooo. Gerildiğinle kaldın.
Hep susalım, her şeyi kabul edelim, bize isteyen istediğini desin, yaptırsın değil olay. Benim anlatmaya çalıştığım sakinlik ve huzur. Yargısız kal, dingin ol. Olaylar akışında olması gerektiği gibi aksın. Gereksiz tepkilerle ömrünü kısaltma. Dinle, konuş ama zıtlaşarak, eleştirerek, yererek değil. O an tartıştın sonra sen onu bütün güne taşırsın. Defalarca aranızdaki konuşmalar kafandan geçer, olay biter ama sen hala sürdürüyorsundur. Anlatmak istediğim bu. Ne kadar anda kaldın o kadar huzurdasın.
Geçmişi yargılayarak, geleceğe özlem duyarak tüketme anını. Şu an buradayız,. Bitti gitti. Ne gereksiz ayrıntılarla beynini meşgul et, nede bir şeyde takılı kal. Yaşandı bitti gözüyle bak. Huzuru yüreğine ve bilinçaltına tam taşı. İzlemede kal. Tepkisiz ve sakin. Bir hafta dene bak neler olacak.