Selamlar dostlar, çooooook uzun zaman sonra tekrar birlikteyiz. Özlediniz mi beni? Ben sizleri çok özledim de. 🙂 Bugün sizlere tüm bölümlerini tek solukta izlediğim, senaryosuyla dikkatleri çekmeyi başarmış olan Kore yapımı Squid Game dizisinden bahsedeceğim. Hadi gelin yazıya geçelim.
17 Eylül’de Netflix’te izleyiciyle buluşan Squid Game, Kalamar Oyunu anlamına da gelmektedir. Hwang Dong-hyuk tarafından yazılıp yönetilen Güney Kore yapımı Aksiyon – Drama dizisidir. IMDB puanı bugün itibariyle 8.3/10 olan dizimiz, 50-60 dakikalık 9 bölümden oluşan ilk sezonunun ardından oldukça beğenilmiş, Top 10 listelerinde zirveye ulaşmıştır. Peki bu diziyi bu kadar dikkat çekici kılan neydi? Konusu mu, yarattığı gerilim mi yoksa sürükleyiciliği mi? Gelin birlikte bakalım.
Dizimizin merkezinde maddi açıdan oldukça zor durumda kalmış, eşiyle ve çocuğuyla arası açılmış olan bir baba var. Birçok yere oldukça yüklü miktarlarda borcu olan abimiz bir gün metro istasyonunda ilginç bir davet alıyor. Oldukça basit oyunlar oynayarak para kazanma şansı yakaladığını düşünen abimiz bu daveti kabul ediyor ve aksiyon başlıyor. Yarışmacılar oyunların oynanacağı tesise getiriliyor. 456 yarışmacıdan tek bir kazanan çıkacak ve ödül ise tam 45.6 milyar won. Her yarışmacıya bu oyuna katılmanın zorunlu olmadığını ve istemezlerse katılmayabilecekleri söylenmiştir. Eğer katıldıktan sonra yarışmayı bırakmak isterlerse bu mümkün olmayacaktır. Oynanan ilk oyunun sonrasında ise tüm bu yaşananların sadece bir “oyun” olmadığı anlaşılır.
Gelelim diziyle ilgili kendi düşüncelerime… Ben diziyi çok beğendim. Son dönemlerde Netflix’te soluksuz izlediğim birkaç diziden biri oldu. Konusunu daha net şekilde özetlemek gerekirse saklambaç oyununda eli silahlı bir ebe olduğunuzu düşünün. Ve sobelediğiniz kişileri vurup öldürüyorsunuz. Farklı senaryo, güzel oyunculuklar, başarılı kurgu ve iyi bir final. Daha ne olsun yahu? Dizinin birkaç yerinde ise güzel ters köşeler vardı. “Ya ne alakaaaa?” derken bulabilirsiniz kendinizi. Verdiği gerilim ve sürükleyiciliği ile oldukça hoşuma giden bir yapım oldu. Gerilimin dozajı çok iyi seviyede ayarlanmış. Ayrıca sezonun son bölümlerine doğru göz yaşartıcı sahneler de yok değildi. Gerilim, aksiyon, drama gibi birçok duygu başarılı bir şekilde yansıtılmış. Dizide verilmek istenen mesaj ise çok açık. “Bu yarışmada bırakanlar, ölenler olacak ama kazanana çok yüksek miktarda ödül vereceğiz o yüzden bizdeki topa tüfeğe çok aldırış etmeyin.” Ve gerçekten de mesaj yerine doğru şekilde ulaşıyor. Dizi boyunca kafamın içinde bir şarkı dönüp durdu. “Bu yolda dönenler oldu, mum gibi sönenler oldu, yar göğsüne baş koymadan, vurulup düşenler oldu..” Oldukça yerinde gibi. Son olarak diziye benim puanım 8.5/10.
Diziyle ilgili az bilinen birkaç bilgi vereceğim şimdi.
- Görsel efektler en minimal seviyede tutulmuş olup bunun yerine devasa eşyalar kullanılmıştır.
- İlk oyunda gerçekten de 456 insan vardı.
- Dizinin senaryosu 12 sene önce bitirilmiştir fakat birçok yapımcının geri çevirmesiyle dizi ertelenmiştir.
- Oynanacak oyunlar yarışmacıların kalmış olduğu büyük salonun duvarlarına resmedilmiştir.
Peki dizi devam edecek mi? Dizinin ikinci sezonuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı. İkinci sezon gelirse de ne şekilde gelecek, neler olacak oldukça merak ediyorum. Bekleyip görelim bakalım.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sağlıcakla kalın. 🙂