Bu şehir, her sabah metroların yürüyen merdivenlerinden doğurur çocuklarını, karanlığın içinden yer üstüne doğru çıktıkları yolculuk, aydınlık bir belirsizliğe uyandırır.
Akıllarında gördükleri rüya, karşılarında metronun duvarlarında kozmetikçilerin sepetinden fırlamış son model bir insan sureti vardır. Birden kaybolur gözlerinin önünden gördükleri rüya.
Bir kendi yüzüne bakar bir o insana, daha gün başlamadan kaybolur umutları.
Bu şehrin güneş görmemiş çocukları aydınlığı delip, doğum sancılarından çıkan sesleri bir sokak şarkıcısının söylediği ve sözlerini hiç kimsenin bilmediği bir şarkının içindeki detone gibi ertelerler beş dakikada bir…