Bugün havada hüzün var…
Gökyüzü usul usul ağlıyor…
Kim bilir belki de sevinç gözyaşları…
Ağaçlar yemyeşil oldu bak, canlandı artık yeryüzü. Bahçedeki iğde ağacının kokusu insana baygınlık verecek kadar güzel. Bu nasıl bir koku? İçimi tazelendiren, huzur veren…
Yağmur sesi, uzaktan gelen ambulans sesi, araba tekerleklerinin suda çıkardığı hışırtılı ses.
Yağmuru seviyorum… Anladığım kadarıyla bitkiler de bu durumdan oldukça mutlu.
Aslında şanslı bir insanım. Sahip olmak istediğim pek çok şeye sahip oldum. Ama bu arada kaybettiğim çok şeyler de var. Her şeyde bir anı canlanıyor artık gözümde. Bazen bir ses, bazen bir koku beni geçmiş günlere götürür. Aynı şeyleri yeniden yaşarmışçasına.
Annem, babam, kardeşlerim… Şimdi her biri başka yerde. O zamanlar tahmin edebilir miydim, böyle olacağını? Kesinlikle hayır.
Zaman zalim, zaman acımasız. Sanki bir yerlere yetişmeye acelesi varmış gibi, hızlıca akar ve gider. Durdur, durdurabilirsen. Sevdiğin insanları alır götürür, yerine yenilerini verir. Sana bir kerecik bile sormaz ne istediğini. Bazen sevinç verir, bazen keder. Sürprizlerle doludur hayat. Yarının ne getireceğini kimse bilmez…
Bu hayatta hiç bir şeyi değiştiremeyeceğimi anladım artık. Suda yüzen yaprak misali akışına bıraktım her şeyi…