Merhaba sevgili okur.
Benim için çok çarpıcı olan bir deneyimi sizinle de paylaşmak istedim. İçimden bir ses tüm insanlığın zaman zaman bu dönemden geçtiğini ve bazı insanların bu dönemde takılı kalıp geçemediğini söyledi. Bu satırları içimdeki bu sese kayıtsız kalmak istemediğim için yazıyorum.
Geçen hafta bir danışanım içinde bulunduğu durumu çok güzel bir metafor ile izah etti.
‘Bir çukur kazmıştım ve bunun için çok fazla enerji harcamıştım. Hala bu çukuru kazıyorum ve artık çukurun dibindeyim. İçinden çıkamayacağım kadar derin bir çukur. Yaşadığım her şeyi ben kendime yaptım.’
Bu metaforu duyduğum zaman zihnimde karanlık ve uçsuz bucaksız bir çukur belirdi. Çukurun en dibinde ise ne yapacağını bilemez ve hatta ne yapacağını bilse bile yapacak enerjisi olmayan ama elindeki kürekle çukuru kazmaya devam eden bir insan belirdi. O an kafamı kaldırmak ve yukarı bakmak istedim. Ama ne yalan söyleyeyim danışanımın yukarıda ne sakladığına dair bilgim olmaması beni bu isteği yapmaktan alıkoydu. Dinlemeye devam ettim. Akışta kalmaya ve ne söylemek istiyorsa söylemesine müsaade ettim. Arada bir yerde iç sesinin söylediği birkaç olumlu cümleye denk geldiğini söyledi. Bu olumlu cümlelerin İngilizce söylendiğini belirtti. Muhtemelen konuştuğu dile yabancılaşacak kadar kendinden uzaklaşmıştı. O yüzden kendisine uzak olan bir dilde kendine yakınlaşmaya çalışıyordu. Bu oldukça çarpıcıydı. Sanırım yukarıya bakmanın zamanı gelmişti. Ona var olan çukuru ve gerçekten harcadığı enerji sonucunda ne kadar da yorgun düştüğünü görebildiğimi belirttim. Fakat bu çukurun fiziksel değil de zihninde var olan bir çukur olduğunu belirttim. O halde ne için çukurun üstüne baktığında kendisine yardım edecek farklı bir ben olamayacağını sordum. Bunun üzerine epey konuştuk, detayları vermenin doğru olmadığını düşündüğüm için sonuç kısmına geçiyorum. Nihayetinde aslında yukarıda da kendisinin bulunabileceğini ve belki de yukarıdaki ve aşağıdaki kendi bir araya gelerek ellerini birleştirip o çukurdan kurtulabileceğini keşfettik. Bu keşfi nasıl deneyimlediğini sorduğumda ise başlangıçta, turuncumsu bir karanlık olarak nitelediği çukurun üstüne bakmadığını ve şu an bakabildiğini, aydınlığın ve ferahlığın olduğunu belirtti.
Peki bir seansta geçen bu dakikalar ne ifade ediyordu da ben bugün burada bu satırları yazıyorum?
Sevgili okur, her birimiz bazen bir çukurun dibinde buluruz kendimizi. Yaptığımız seçimler çukura bir derinlik katmaya devam eder. Geriye dönüp baktığımız zaman ise iş işten geçmiş gibi hissederiz ve duygusal olarak yıkılmanın eşiğinde olabiliriz. Fakat ben bugün sizlere aslında hiçbir eşiğin yıkılma eşiği olmadığını fark edildiği noktada harekete geçmenin tam zamanı olduğunu söylüyorum.
Kendinizden ödün verdiğiniz ve düzeltmek için çabaladığınız böylece kendinizden uzaklaştığınız bir ilişkiniz olabilir, düzeltmeye çalıştığınız bir durumun içindeyken her şeyi daha da bozmaya devam ediyor olabilirsiniz, aile ilişkilerinizi düzeltmeye çalıştıkça attığınız her düğüm ellerinizde yara izleri bırakıyor olabilir… Buna sayısız örnek vermek mümkün fakat örnekler ile sizleri sıkmak istemiyorum.
Demek istediğim şu ki; içinde olduğunuz durum ya da içinde bulunduğunuz ilişkilerde her ne varsa
Eğer sizden bir şeyler götürüyorsa
Eğer kendinize yabancılaşmanıza neden oluyorsa
Eğer çabaladığınız halde enerjiniz bitmiş ve sorunların devam ettiğini görüyorsanız
Eğer geleceğinizi olumsuz etkiliyorsa
…
Çukuru kazmaktan vazgeçin! Başınızı yukarı doğru kaldırın. Var olduğunuz o kişi size gerçekten hak ettiğiniz değeri verecek ve nerede durmanız gerektiğini söyleyecektir.
Çünkü her biriniz bir zamanlar o çukurun en tepesindeydiniz. Pek de uzak olmadığınız hatta aşina olduğunuz o kişi yine sizsiniz.
Kolay olacak demiyorum… Her birinizin çukuru farklı derinlikte. Yani her birinizin sesi o derinliği aşıp size gelmeye çalışacak. Kendinize zaman verin. Kendinize sadece zaman vermeyin, kulak da verin.
Lütfen arada bir kendinizi kontrol edin ve farkında olun! Yaptığınız her eylemin ve her ilişkilenmenin sizler üzerindeki etkisinin farkında olun. Sizden bir şeyler alan ve zihninizde çukur açan bir şey görür görmez de lütfen bir terapiste gidin. Bir terapiste gidin çünkü uzun zamandır tek başınıza bu sürecin içindesiniz ve tam da bu sebeple artık tek başınıza atlatmak zorunda değilsiniz.
Dipnot: Her yazımı okuyan güzel dostum bu yazıyı okuduğunda, ‘Şu çukuru kazanla elime kürek alıp kapatmak isterdim.’ dedi. Yaşanılan gerçeklik aynı olsa da çözüm yolları ne de güzel değişkenlik gösteriyordu… Kimi kendi ellerinden tutup bağ kurmak isterken kimi de kendi ile birlik olup güçlenmek istiyor…