Yazıma Cemal Süreya’nın sözleriyle başlamak istiyorum ;
” Kötülüklerin büsbütün egemen olduğu, namussuz bir çağ bu, biliyorsun. “
Aslında anlatmak istediğiminin genelini bu cümle anlatıyor. Hayatımızı, kursağımızda kalacak hevesler için harcıyoruz. Geleceği bilmediğimiz halde geleceğimizi planlıyoruz, anın tadını çıkaramıyoruz. Hiç bir şey öğrenemeden , boş kafayla ölmeyi kim ister? Şahsen ben istemem.
Bizim çağımızın insanları acıyı bilmiyor, bilseydiler bir şeyler öğrenebilmek için gayret gösterirlerdi. Hekes rahat yaşamak, hayatını zorluksuz, kusursuz bir şekilde geçirmek istiyor. İnsan oğluyuz hepimiz isteyebiliriz gayet normal. Benim eleştirdiğim nokta bu değil, insanların bu kadar kolay bir şekilde kötülük yapabilmesıi hemde çok kolay bir şekilde, kötülük yapacağı kişinin gözlerinin içine baka baka ..
Nasıl bu kadar çirkinleşebildik bilmiyorum, ruhlarımızın masum ve temiz olduğu halde kalplerimizi neden, nasıl bu kadar kolayca kararabiliyor ?
Bunları sizlere söylüyorum, en azından kendimizi çürük elmayla dolmuş bir kasanın içinde sağlam tutabilelim, bunu irademizle, nefsimizi yenerek başaracağız. Buna tüm kalbimle, ruhumla inanıyorum. Ben hep geçmişte yaşamış iyi insanların varlığına sığınıyorum. Peygamberimiz (sav)’e, geçmişte yaşamış nice güzel yürekli şairlerimize, ozanlarımıza, yazarlarımıza. En çokta Rabbim’e. Beni ayakta tutuyorlar bazılarına yüreğimde yer verdim bazısına zihnimde..
Bana göre bizim neslimiz hiç bir şeyi hak etmiyor, Rabbimizin merhameti sayesinde ayakta duruyor insanlık, adaletinin işleyeceği o zaman gelince de … işte o zaman, Allah yardımcımız olsun.
Şuanda Neşat Ertaş’ın beş günlük dünya’da adlı parçasını dinliyorum ve buradan size bir cümle aktarmak isyiyorum ; Zulmedip de imanını kayırma, nefsine uyupta özün ayırma.
Burada sözlerimi sonlandırıyorum, bir dahaki yazımda buluşmak dileğiyle