FAHRENHEIT 451 – RAY BRADBURY
*İyi yazarlar yaşama sık sık dokunur, ortalama yazarlar üstüne hafifçe dokunup geçer, kötü olanlar ona tecavüz edip leşini sineklere bırakır.
*Kitaplar bize ne tür eşekler ve aptallar olduğumuzu hatırlatmak içindir.
*Onlar taşları sadece birbirlerine atmak için toplarlar.
*Fazla itiraz gerçeğin değerini yok eder.
*Bir caninin görüntüsü karşısında cesetler bile kanar.
*Otları sadece biçen bir adamla bir bahçıvan arasındaki fark dokunuştadır.
GOG – GİOVANNİ PAPİNİ
*Durmadan tahlil etmekle, derinleştirmekle, eleştirip çözmekle, en bağımsız ve cesur düşünce kendi kendini kemirir, aşındırır, amaç edindiği şeyi eritir, yok eder.
RİLKE
*Ah ne kadar isterdim gizlenebilmeyi, beni bulup gelmesin diye özlemler: küçük bir çocuk olmak isterdim gelecekteki kollarıma dayanmış.(Altıncı Ağıt Şiiri)
*Hiç dağ yok artık, ağaçlara da hemen hemen hiç rastlanmıyor. Hiçbir şey ayağa kalkmaya cesaret edemiyor. Etrafta tek kale yok. Öyle ki; iki gözden biri fazla gibi geliyor. (Sancaktar Christof Rilke’nin Aşkı ve Ölümü Üzerine Bir Ezgi)
*Ne O’nundu suç ne de benim / Yaptığımız yalnızca sabırlı olmaktı / Gelgelelim ölüm sabra yabancıydı (Dul Kadının Şarkısı)
*Dimdik olabilir ruhum / Meğer ki eğilmeden taşıyacak güçte değil / Yüreğimi, çarpık damarlarımdaki kanı / Ve içimin bütün acılarını (Cücenin Şarkısı)
ÜÇ BÜYÜK USTA – STEFAN ZWEİG
*Sapkınlık haline getirilmiş olan her duygu diğerlerinin ırzına geçer, onların suyunu çeker ve kurutur. Ama o duyguların çekici yanlarını emer. Aşkın, kıskançlığın ve yasın, bitkinliğin ve coşkunun bütün dereceleri ve ani değişimleri cimride tasarruf bağımlılığı, koleksiyoncuda toplama hırsı şeklinde ortaya çıkar; çünkü her mutlak mükemmellik, duygu imkanlarının tamamını bir araya getirir. Tek yönlülüğün yoğunluğu kendi heyecanları içinde bütün arzuların çeşitliliğine sahiptir.
*Sevgi yalnızca konuşulan sözlerde soluk alır.
*Dickens’in kahramanları oluşturulmuş bir tablo gibi düşünülür, Dostoyevski ve Balzac’ınkiler ise müzik gibi.