Evet arkadaşlar, bu bloğumda herkesin aslında hissettiği bir konuya değinmek istiyorum. Hani bazen birine çok kızarsınız böyle, aşırı bir tartışma yaşanır. Elde olmadan hayatımız için değerli insanları kırarız. Daha sonra yalnız kalınca değer verdiğimiz kişiye bir şey olursa ne yaparız, nasıl devam ederiz diye düşünür dururuz. Çoğul konuşuyorum çünkü belli bir azınlık benim gibi biliyorum, yalnız değilim. Hayatın telaşından kaçırdıklarımızı hiç farketmeden yaşayıp gidiyoruz. Son zamanlarda bunları çok düşünür oldum. Bazen böyle insanları izliyorum ama sadece izliyorum uzaktan… Hiçbir hata yapmadan, hiç sevmemiş gibi yargılarını savuruyorlar. Aslında yaşarken kendimize; “bugün son günün olabilir” diye hatırlatmamız gerektiğini düşünüyorum. Kendi şahsım adına söylüyorum, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadığım zamanlar çok fazla. Ama bazen şöyle bir düşündüğüm zaman evet, bir gün hepimiz öleceğiz ama pişman, ama yalnız. Hayattan ve insanlardan hep bir beklentimiz var, bitmek bilmeyen beklentiler… Kendime ne kadar beklentiler gerçekleşmediği zaman yaralar desemde sürekli beklenti içerisinde buluyorum kendimi. Böyle bir konudan bahsediyorum çünkü benim çoğu zaman unuttuğum şeyleri hatırlatmak adına burada kalsın. Yalnızca kendim için değil, benim gibi hayatınıza değer katan şeyleri daha farketmemiz gerekli diye düşünüyorum. Herkesin birbirine çok yararı dokunuyormuş gibi insanlardan ve bazen hayat arkadaşımızdan çok şey bekliyoruz. Kaçımız bir şeyi beklemeyip karşı tarafa gösteriyor? Mesela kaç kadın, erkek arkadaşına evlenme teklifi etmiştir? Belki de parmak sayısını geçmez bunları yapanlar. Ben de yapmadım. Diyorum ya ara ara kendimize hatırlatmamız gereken şeyler olabilir. Bunları hatırlayabilirsek yaşadığımız hayata biraz olsun değer katabiliriz. Aslında olduğumuz gibi kalabiliriz bu bal gibi de yeter! Bu yazımı da burada bırakıyorum. Umarım yazımı okuyanlar arkadaşlarım sizin için değerli hayatınıza anlam katan şeyleri farkeder, biraz olsun yaşamımıza farklılık katabiliriz.
Mutlu kalın.