Boşluk

Yazdım, yazmasam ağlayacaktım diyor şair. Peki yazdığımız halde de ağlamaya devam ediyorsak, kendimizi kontrol edemiyorsak? Çoğu zaman neden bu kadar duygusal bir insan olduğumu düşünürüm ve hep kendime kızarım. Neden engel olamıyorum ki? Neden ağlıyorum, neden düşünüyorum? Bu bir tek benim başıma gelmiyordur umarım çünkü eğer sadece bir ben böyleysem durumlar daha da içinden çıkılamaz bir hale gelir. Şu an belki de deli saçması tüm bu yazdıklarım, sonu nereye gidecek onu da hiç bilmiyorum. Sadece bazı şeyleri olabildiğince kelimelere dökme çabam tüm bunlar. 

Hiç sevdiğiniz birini kaybettiniz mi? Bahsettiğim şey gerçek anlamda kaybetmek. Sesini bir daha duyamamak, koşup da sarılamamaktan bahsediyorum. Bir mezar taşıyla konuşmak… Son kez ne zaman sarıldım onu düşünüyorum. Ne garip değil mi? Keşke son olduğunu bilseydim. Bilseydim de sımsıkı sarılsaydım. Şimdi ise içimde kocaman bir boşlukla hayata devam etmeye çalışıyorum. Ne kadar zor olsa da kendim dışında başkalarına karşı olan sorumluluklarım mecbur bıraktı belki de devam etmeye. Gittiğinde kendimi suçladım. Keşke son kez konuşsaydım, keşke son kez ellerini öpseydim, keşke son kez sıcacık sesini dinleseydim.. O kadar zor ki, hayatında büyük bir boşlukla devam etmeye çalışmak.. Baktığın yerde onu görememek, aradığın telefonu açmayacağını bilmek, masaya artık 5 tabak çıkartmak.. 

Hayat ne garip. Yaşasaydı da daha fazla şey yapabilseydik deyip duruyorum sürekli. Belki de bu zamana kadar onunla yaşadıklarımı bir başkası yaşayamadı, belki de hiç sahip olmadı bile. Böyle düşündüğüm zaman da kendime kızıyorum. Sonuç olarak hep kızıyorum zaten. Elimden bir şey de gelmiyor. Geri gelmeyecek, bunu bilerek yaşamak azap gibi. 

Sorguladığım şeylerden biri de eğer sonunda sevdiğimiz birini kaybedeceksek onlara bu kadar bağlı yaşamamız çok saçma değil mi? Beni doğuran anneme sımsıkı bağlanmam, bana bakan babama bağlanmam, canımdan çok sevdiğim kardeşime bağlanmam, pamuk anneanneme bağlanmam, benden giden dedeme bağlanmam ne kadar doğru? “Herkesin acısı sevgisi kadar” diyor Müslüm Gürses. Tarifsiz bir acı yaşamam bundan mı kaynaklanıyor? Bu acıyla nasıl baş ederim bilmiyorum. Ne ilk benim başıma geldi ne de son benim, bunu biliyorum ancak çok ağır geliyor. Bir sabah uyanıyorsun artık o insan yok. Elinde sadece çektiğin birkaç fotoğraf kalıyor.. 

Demem o ki bir saniye sonramız belli değilken yıllar sonrasının hayaliyle yaşıyoruz. Oysa biz planlar yaparken başımıza gelenlerdir hayat. Sanırım sınav dediğimiz şey de bu. Olaylara karşı nasıl tepki vereceğimiz, nasıl baş edeceğimiz belirliyor belki de yerimizi. 

Kavuşacağımız günün hayaliyle yaşıyorum. Işıklar içinde uyu pamuk dedem..  

içimdengelen
Subscribe
Bildir
3 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Human Body Exhibition: İçimizdeki Evren
Sonraki
PİŞMANLIK

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.