Bize ne oldu? Ne zamandan beridir toplumda ki aşırı düzensizliği göz ardı eder olduk? Cidden görmek istemediğimiz bunca davranış toplumun en ortasında, meydanlarında, insanların gözleri önünde gerçekleşirken susmak, hiç yaşanmıyormuş gibi geçip gitmek bizlerin vicdanını rahat ediyor mu? Etmiyor dediğinizi hissediyorum, Bize ne oldu? Ben size söyleyebilirim sanırım;
Yanlış Anladık
Biz toplumda “eski toprak” diye adlandırdığımız insanların bizlere nasihat diye dayatmaya çalıştığı sözleri yanlış anladık. Sevgiyi, saygıyı, güveni bize aşılamak istediler, kendi zamanlarında olduğu gibi herkes dayanışma içerisinde olsun herkes çocuğunu komşusuna gönül rahatlığı ile emanet edebilsin istediler. Fakat biz yanlış anladık, zira yanlış anlamamış olsaydık her gün akşam haberlerinde, öğlen haberlerinde veyahut dijital dünyadaki haber sitelerinde her saatte çocuk cinayetleri, tecavüzleri, alıkonulmaları, kendi evinin önünde şiddete maruz kalmasını görmezdik.
Hissedemedik
Çocukların bizlere masumca sevgi dolu bakışını kalbimizin kararma aşamasındaki evinde hissedemedik. Gönül evlerimiz bu asırda kararmaktan başka bir şey yapmazken biz o karartının renklerini de kalbimize benzetmeye çalıştık. şimdilerde çocuklara acı çektiren insanların geçmişte yaşadığı acılardan bunları yaptığını söyleyenlerle, onların yaptıklarını göz ardı edenler ve dahi bunları yapanlar benim için aynı kefededir. Onlar kalbi olmayanlardır zira kalbi olan insanın kulaklarında şu söz çınlamalıdır “Terbiyenin sırrı, çocuğa saygı ile başlar.” kalbi olmayanın da ne saygısı önemlidir ne de başka duyguları zira onlar duygu nedir bilmez ve onlarla hareket etmezler.
Toplum Baskısı
Toplumumuzda şiddet (psikolojik,fiziki) gören kişiyi susturma çabası son yıllarda daha bir belirgin olmaya başladı. Bu olaylarda susturulma asıl şiddeti yapan şahısa yardım niteliğindedir zannımca. Susturulmanın da başlıca sebebi yine toplumun baskısından gelen “elalem ne der?” sorusuna denk geliyor. Bırakın artık şu elalemi bırakın da kendi adaletinizi arayın, sesinizi çıkarın avazınız çıktığı kadar bağırın bağırın ki sizi susturmaya çalışanlar utansın size imalı sözlerde bulunanlar utansın, kendi başınıza gelmesini beklemeyin artık gördüğünüze de bağırın gücünüz yetmesin ama siz bağırmaktan vazgeçmeyin çünkü onlar biz sustukça biz gözlerimizi kapattıkça renklerimizi de karartacak, çiçeklerimizi de solduracak