Bildiğiniz gibi 1 Haziran dolayısıyla normalleşme sürecine girdik. Bu da demek oluyor ki karantinada geçen günlerimiz bitti sayılır. Ailemin yanına geldiğimin akşamında seyehat yasağına maruz kalmış biri olarak karantina dönemini aşağıdaki şekilde noktalamış bulunmaktayım ( 20th century fox açılış müziği giriyor gibi hayal edin burada)
İşsiz geçen gün sayısı: 78
Aile ile geçen karantina gün sayısı: 71
Hala karantina dönemi tam olarak bitmeyen 20 yaş altı ve 65 yaş üstü kişiler için malesef bu sıkıcı durum bir süre daha devam edecek ama tabiki her şey bizim için.
Peki ben bu mağara kapılarının açılışını öğrenir öğrenmez ne yaptım?? Tabiki ilk iş olarak “Ya nasıl olsa 2 haftaya dönerim asıl eşyalarımı o zaman alırım” diye pembe hayaller içerisinde İzmir’de bıraktığım ve sonrasında kaderimin bir oyunu sonucu 2,5 ay boyunca alamadığım eşyalarımı almak için yola çıktım. Sadece eşya da değil giderken komşuya sadece 1 haftalığına emanet edip 2,5 ay boyunca komşunun hayatına kaktırmış olduğum minik hayvanım da söz konusuydu Karantinanın kapalı ortamda kalmak dışında ben deki en büyük sıkıntılarından biri de işe bu olmuştu. Havaların arada 35 dereceye çıktığı zamanlarda bile uzun kollu eşorfmanlarımla evde oturmak zorunda kalmıştım. Hani bir replik vardı ya “Çok saçma ulan çok saçma…Buradasın dokunamıyorum…İçim gidiyor ama sarılamıyorum.” diye. İşte bu replik ben ve yüzlerce km uzakta kalmış eşyalarım arasındaki en doğru ilişkiydi. Sadece eşya da değil, 1 haftalık adı altında komşuma emanet edip, 2,5 ay boyunca komşumun hayatına bildiğin japon yapıştırıcısıyla yapıştırdığım minik hayvanımı da almalıydım.
Uzun Yola çıkmak ne kadar doğru?
Bu süreçte uzun yola çıkmak, hele ki otobüsle yola çıkmak tabi ki başlı başına bir tereddüt sebebi. Acaba otobüste dezenfekte işlemleri nasıl oluyor? benim almam gereken önlemler neler? oturma düzeni nasıl olacak gibi bir sürü soru insanın kafasında dolanıp duruyor. Benim tavsiyem, bir süre daha eğer çok acil bir olayınız yoksa, ipini koparmış gibi hemen uzun yola çıkmayın. Bu zamana kadar dayandınız biraz daha dayanın. Ama eğer yapamıyorsanız bilet alacağınız şirketi iyice araştırın. Ben öncesinde kafamdaki otobüs şirketini telefonla arayıp bu konuda ne tür bir prosedür uyguladıklarını sordum. Uğradıkları her şehirde mola verilince yolcular iniyor koltuklar dezenfekte ediliyor, yolcular binerken tek tek ateşleri ölçülüyor, herkese kolonya tutuluyordu. Bunun dışında kafamdaki bir diğer endişem o kadar saat kapalı bir ortamda onca kişiyle nasıl olacağıydı? O konuda da havalarında biraz elverişli olması sayesinde tavandaki camın ara ara açılarak havalandırma sağlandı.
Ben yola çıkmadan önce koltuk seçerken, mümkün olduğunca seyrek yolcu sayısı olan sefer saatlerini tercih etmeye çalıştım. Eğer seçtiğiniz sefer saatinde arabada boşluklar varsa olabildiğince önünüzdeki ve arkanızdaki koltukların boş olduğu yerlere bakın ve ince bir ayrıntı: arkanızda insan olmasındansa önünüzde insan olmasını tercih edin (insanlar insanlık haliyle hapşırır veya öksürürse önünde olmanız riskli olabilir).
Bunlar dışında kendinizin alması gereken önlemlerde var ki bunlar asıl en önemli kısım. Yanımda mutlaka ufak bir şişe dezenfektan bulundurun. Maskeniz, eldiveniniz tabiki olmazsa olmaz. Yani kısaca yolculuğa çıkan bir insan değilde savaşa giden bir gladyatör gibi zırhınızı giydikten sonra hazırsınız demektir:)
Yolda bol bol su için, çünkü yol boyunca hem bağışıklık sisteminizi yüksek tutacaktır hem de sıkıntılı ruh halinizi nötrleyecektir. Molalarda olabildiğince açık havaya çıkın. Ve en önemlisi eve girer girmez hemen üzerinizdeki kıyafetlerinizi çıkarıp kirli selesine fırlatıp el yüz yıkamaya girişin.
Bütün bunlardan sonra siz zaten elinizden geleni yapmış olacaksınız.
Şu an aile yanındaki karantinam bir süreliğine bitti ama şimdiden dönmek için gün sayıyorum. Meğer nasıl da alışmışım onların yanında olmaya. Umarım kimse ailesinden sevdiklerinden böyle kötü şartlar yüzünden uzak kalmaz.
Ey Korona.. Bittik gözün aydın.. Bittik Helal olsun..
Kalbinizin sahibine emanet olun!