Karantinayı değerlendir…
Çok güzel. Hepimiz gerçekten ilk başta bunu bir düşündük. Düşünsene yoğun bir tempo içinde geçip giderken günler, kitap okumaya, film izlemeye, spor yapmaya fırsatın olmuyordu.
Al sana mis gibi fırsat.
BOK FIRSAT!!
Yazının az çok nereye gideceğini anladıysanız baştan başlayıp temizce ve kısaca delirip bitiriyorum.
Her şey ilk başladığında ve bizler de ömrü hayatımızda ilk defa bir PANDEMİ ile (bayılıyorum hayatımıza giren yeni kelimeleri kullanmaya. Biradan sosyal mesafe ve entübeyi de kullanacağım) karşılaşınca durumun o korkunç ve bilinmezliği içinde biraz da adrenalin duygusuyla günler hızla geçip gitmeye başladı. Bir anda sefasını süremediğimiz evlerimizde, mutfağımızda, matımızda, televizyonumuzda baş başa kalmanın alttan alta getirdiği mutlulukla ampuller yandı başımızın üstünde. Sanki bir tek kendi aklımıza gelmiş gibi “keseyim gluten, başlayayım spora, dur İngilizce öğreneyim, spagat da açayım da, bomba gibi çıkayım karantinadan”…
30 günün sonunda bence şöyle oldu.
Spor sıktı. Bir şey izlemek baydı. Mutfaktan gına geldi. Zoom gözleri bozdu. Haberler kimsenin umurunda bile değil. Bugünün vaka ve ölüm sayısını günlük takip değil, bir kaç gün biriktirip öyle toptan öğreniyoruz.
Peki bunda anormallik var mı. HAYIR yok. Çünkü bu süreci de tükettik. Ve şimdi vurdu asıl…. “Bu daha ne kadar devam edecek, biri bir şey söylesin”…
Çünkü belirsizlik öldürür!!