Toplumsal yapılara bağlı olarak, o toplumlarda yer edinmiş değer yargıları da farklılık gösterir. İnsanların davranışlarından tutun, değer yargılarına kadar, toplumsal düzen ve yaşam tarzında edinilen örf ve âdetlerin etkisi büyüktür. Bu bağlamda, toplumsal normların; kişilerin yaşamlarında “hayati derecede” belirleyici olma durumlarından, herkesin eylemlerinde özgür olmasına kadar, toplumsal normların ülkeler bazında nasıl algılandığı, dikkate alınmak zorundadır.
*
Resmi yerlerde çalışan bir Türk kızı eğer, genç bir erkeğe gülümserse, nasıl karşılanır? Normalde, bir Türk kızı, genç erkeğe gülümsemez, daha çok “resmi” bir dil ve yüzle görevini yapar. Gülümsese bile, o gülümseyişin, o kişiye dönük ve özel bir anlam taşıdığı lanse edilir. Herkesin az çok bildiği ve kanıksadığı gibi, Türkiye’de geleneksel kültür içinde ciddi kız beğenilir, herkese gülümseme davranışı pek onaylanmaz. Tabii bu durum, her toplumda aynı değildir. Toplumların ahlâka ve değer yargılarına bakışına göre, insanların/bireylerin davranış örüntüleri farklılıklar sergileyebilir. Anglosakson ve Batı Avrupa kültüründe bazı davranışlar, daha çok kişilerden beklenir, hatta bu davranışları göstermeleri yönünde teşvik edilirler.
*
Amerikan kültürü içinde sürekli gülümseyen kız/kadın/bayan tercih edilir. Özellikle, hizmet verilen yerlerde, kişi; “işinin gerektirdiği” gülümseme davranışını yapmak zorundadır. Bu davranışı yapması, aslında, işinin gereği olarak zaten işe girişte üstü örtülü olarak kabul edilmiştir. Bu durum, zaten bu toplumlarda normal karşılanan bir olgudur. Sadece, toplumların iş ilişkilerinde ortaya çıkmaz, bu gülümseme üzerinden kabul edilen norm bütünlüğü.
*
İlk durumdaki saptama, daha çok bizim toplumumuzda sıkça görülen bir durumdur. Gerçekten de, iş dünyasında çalışan kadınlara yönelik yapılan şu yakıştırmalara hepimiz aşinayızdır; hafif meşrep bir kadın canım… Amma da hoppalak bir kadın, yerinde durmuyor, fazla cıvık bir kişiliği var, ne bu canım..! Daha birçok bu tipte yaftalamalara tanıklık etmişsizdir. Bu bağlamda, toplumların sahip olduğu normlarda, daha çok o kültürün sahip olduğu değerlerin ve egemenliğin kaynağı vardır. Bunun içindir ki, toplumların sahip olduğu normlar, normların bireyler üzerindeki etkinliği, caydırıcılığı ve diğer etkisel unsurları, kültürden ve egemenlik kaynağından doğrudan veya dolaylı olarak etkilenir.
*
Geleneksel ile modernite, iç içe geçmişliğin en güzel örneklerine sahiptir. Hem bir yandan modernize olurken, hem de öte yandan gelenekselimize sıkı sıkıya da bağlanırız. Tabii, yukarıdaki gözlem ve saptamalar, benim düşüncelerim olup, herkesi bağlamak zorunda değildir. Fakat, belirttiğim gibi değer yargıları, kurallar, örf ve anâneler, bireyin içinde bulunduğu toplumda şekillenir ve yine bireye döner. Tabii bu durum, toplumdan ve ülkeden, ülkeye değişiklik arz eder. Kimi toplumlarda toplumsal normlar, kişilerin davranışlarını sınırlandırmayıp; onlara yol gösterici iken, kimi toplumlarda daha çok baskı ve kontrol aracı olarak işlev görür.