Bankta oturuyordu.
Öyle gelen geçene bakıyordu.
Kafasındaki hayali insanlar yavaş yavaş gelmeye başladı.
Yıllardır hayatındaydılar.
Psikolojik travma şizofrenik tavırlar.
Manik drama kraliçesi gibi.
Oysa bir bağırsa öğürse çıkıverecek hayat.
Kendini medreseler kapattı.
Meditasyon yaptı. Uzun süre aşağı bakan köpekte kaldı.
Denizde durdu oldukça uzun.
Ağacı sevdi öptü.
Kedi mıncırdı bolca.
Çokça sevdi en çok kendini sevmedi.
Geçti zaman uzun zaman sustu.
İçi susmadı kafasındakiler susmadı. Dışı sus pus.
İçindeki insanlar Israrla gidelim diyordu bırakmıyordu.
Bir gün içindekilerle anlaşma yaptı.
Kim sarı mandalı daha çabuk bulursa o gitmeye hak kazanacaktı.
İğrenç bir sokakta yürüyordu. Yağmur yağıyordu. Sevmezdi yağmuru ıslak ve nemden hoşlanmazdı.
İnadına yürüdü yürüdü.
Biri arkasından seslen.
-Şişt.
Dönüp bakmadı kim bilir İstanbul’daki hangi sapıktan biriydi. Adımlarını hızlandırdı. Gö.. korkusu.
En sonunda bir hışımla döndü bir baktı bir mandal ona bakıyor ve göz kırpıyor.
-Sana bir şey söyleyeceğim, dedi.
-(bakakaldı).
-Kafandakileri uçur yoksa yaşamın ölümün sıkışıp kalacak, dedi.
– (Ağlamaya başladı) Bırakamıyorum, dedi.
– Bırak korkma.
-Sonra ne olacak?
-Ayağın hem yerde hem gökyüzünde olacak. Nefesin iyileşecek. Kalbin canlanacak. Kendine sarılacaksın.
-Acımayacak mı?
-Acıyacak ama güzel olan bu.
-Peki nasıl olacak?
-Beni fırlat at dedi.
Attı, zıpladı gülmeye başladı.
Yürümeye devam etti.
Gökçe Çankaya Batıralp