5 sene önce yaşanmış bir olayı bugün anlatma sebebim çok güzel bir haber almam ile oldu. Belki sadece bir kişi bile bu olaydan ders çıkarır da hayatına tesir eder ümidiyle yazıyorum. Keşke binlerce kişiye nasip olsa.Neyse…
Lise zamanından tanıdığım,ara ara görüştüğüm fakat bunun arkadaşlığımızda herhangi bir sorun olmadığı için daha da çok sevdiğim bir arkadaşım vardı. Sık görüşememe sebebimiz ortak,hayat problemlerimiz neredeyse aynıydı. Çalışmak zorunda olmamız ve ailelerimizin maddi problemlerine çözüm bulmak. Ayda bir belki iki ayda bir buluşup 2-3 bira eşliğinde uzun uzun sohbet eder havadan sudan sohbetler kısa sürede yerini gelecek kaygısına bıraktığı klasik bir akşamda birden pat diye birinden çok hoşlandığını ve ciddi düşündüğünü söyledi. Yüzeysel bir tanımlama yaptıktan sonra hakkında hayırlısını dileyip konu orada kapanmıştı. Sezon telaşı içinde yaz mevsimini sonlandırmaya başladğımız 2017 senesinde yıl bitmeden evleneceğini söyledi ve görevimiz diyerek icabet ettik. Allah yukarıda kızı zerre gözüm tutmamıştı ya. Sebeplerini sonra yazayım
Yeni taşındığı ev bana yakın olmasına rağmen sık görüşemiyor,yine ara ara sohbet ediyorduk.Pentegramın Geçmişin Yükünden hallice hayatımızdan pek bi değişiklik olmadığını gözlerine bakınca anlayabildiğim arkadaşımın yorgun hali içimi acıtmıştı.Sabahları fabrikaya gidiyor,iş çıkışı yevmiye ile bir tekel bayinde çalışıyordu. Toplamda kazancı net 2 asgari ücrete tekabül ettiğini bilsemde yetmediğinin farkındayım. Zira o karıya para mı yeter.Dostum biz bu hayata 2-0 yenik başladık maçı çevirmemiz için çok çabalamamız gerekiyor sözünü bana söyler durur bende yeter artık ne ulama adamsın diye çıkışırdım ona.
Kısıtlı imkanlarla yapılmış düğünlerde eğer hatun kişi ben bir kere evleniyorum şu olmalı,bunu da almalı diye ısrar ediyorsa evlenmeyin beyler. Zira o kişi elaleme hava atmak için veyahut egosunu tatmin etmek için sizi tüm ömrünüz boyunca yorar. İnsanlar mutlu olmak için evlenir,evlenmiş olmak için EVLENMEYİN. Balayı,altın takı,lüks eşya ve hiç gözümden gitmeyen o kapı açmama,bahşiş isteme adetleri. Yarı asgari ücret verdi gözümün önünde,3 -5 ergen tipli gelinin uzaktan kuzenlerine ve gereksiz gelinin arkadaşlarına. Herşeyi geçtim o kişi zaten sizi seviyorsa bunları talep etmez. Diyelim ki büyük bir aşk yoksa ortada zaten birazcık beyni varsa o harcamaların aslında gelininde cebinden çıktığını,o borçlarla kendisininde yorulacağını bilir. Bunu gören ben herşeyin farkında olsamda kalkıp adama bir daha mı düşünsen diyemem ya
Gel zaman git zaman Assos’ta bir müşterime pazarlık için mart ayında gittim. O tarihte bomboş olan muhitte kabak gibi p.zevenk mavisi tanıdık bir araca gözüm çarptı. Şeytan görsün yüzünü diyeceğim zerre sevmediğim baba parası yiyen sözde emlakçı bir itin arabası. Az ileride ağacın altına aracı çekip bekledim bir de ne göreyim bu it ile gelin hanım elele gündüz vakti otelden çıkıyorlar. Ne hissettiğimi buraya kelimelerle anlatamam. Gözümün önüne sadece arkadaşın iş çıkışındaki hali,o düğün zamanındaki 32 diş gülen yüzü geldi. Dondum kaldım. Tramva geçiriyordum sanki benim başıma gelmiş gibi. O anı silemedim hala hafızamdan.
Geldik bu işin en zor kısmına. Söylemeli mi söylememeli mi. Ya elinden bir kaza çıkarsa?Ya yediremeyip intihar ederse?Ya iş döner dolaşır bana patlarsa? Ne gecem gece, ne gündüzüm gündüz. Dert sahibi oldum. 1 hafta civarı sustum. Beni ayaklandıran tek cümle ”Benim başıma gelse ben ne isterdim?” Susamazdım. Arkadaşımın masumiyeti böyle bir k.hpeliği haketmiyordu.
Sanki lise zamanında bir kıza açılacakmış gibi konuşmalarımı prova yaptım defalarca. Konuya nasıl gireceğimi,sakinliğini nasıl koruyacağımı vs. Allahtan çocukları yoktu. Sıkıntı olan o itle aynı yerde yaşamak. Karıyı gönderdi diyelim,bu sefer memlekette adı çıkacak. Bu olayın ölene kadar benimle mezara gireceğini defalarca belirtsem öteki susacakmıydı yada susmuşmuydu bu zamana kadar. İliklerime kadar titrek bir ses tonuyla arkadaşıma dükkanı kapattıktan sonra seslendim. Biraz konuşmamız lazım diye. Belki hayatımın en zor konuşmasını yaptım. Şaşılacak şekilde sakinlikle karşıladı. O ağladıkça teskin edeceğime ben daha çok ağladım.Gel dedim bu gece bende kal. Kabul etmedi saat zaten geç oldu diyerek. Hatun bu arada sık sık 100 km civarı uzaktaki ablasının doğmunu yaklaştığını bahane ederek evden uzaklaştığı için zaten hissettiriyormuş. Velhasıl kelam iş nihayete erdi. Dostum büyük bir kıvrak zekayla bana göre en en az hasarlı bu gacıdan sıyrıldı. Beklediğimin aksine piyasadan ses soluk çıkmadı.
Kahramanımız 2 seneye yakın bir sürede kısa bir evlilik geçirmiş dünya tatlısı ufak tefek bir hanım ile evlendi. Yakın civardaki eşinin memleketi olan ilçeye taşındılar. Kayınpederi zengin sayılmasa da destek olan birisi. En azından eskiye nazaran durumu çok daha iyi.
Gelelim hikaye niye açığa çıktı. Baktım karşıdan yine 32 diş sırıtarak geliyor bizimki. Baba oluyormuş. Tedavi görüyorlardı uzun süredir. Çocuklar gibi dizime yumruk ata ata bi anlatışı var bana görmeniz lazım. İçimden söylendim keşke herkes hakettiği gibi yaşasa,keşke herkes hakettiğini görse.