Geriye dönüp baktım nedir bu yarış diye? kiminle bu mücadelemiz, sonucunu bile bilmediğimiz ya da düşünmediğimiz bu yarış niye? bir şansım olsa geriye dönüp derdim gelecek öldü, geçmişle yaşıyoruz.
Bundan 30 bin yıl önceye gitsek şuan ki dertlerimizin hangisi yanıbaşımızda olurdu, tek amacımız yaşamak olurdu kendi yiyeceğimizi ya da kalacağımız yeri kendimiz belirlemek zorundaydık. herkes kendi başının çaresine bir şekilde bakmak zorunda diğer insanlar mı? kimin umrunda. Hayat daha belki daha zordu ve bu kadar düşünceye sahip olmazdık, ama bizi bitiren bazen bu düşünceler değil mi zaten. Gidebilseydim geçmişe sorardım hedefin ne? alacağım cevap akşam yemeğini ya da kalabilecek daha güzel bir mağara olduğunu tahmin ediyorum. şuan da herhangi birimizin hedefi gibi, belki daha güzel bir ev ya da hayali olan sistemin kurduğu bir kaç kurumsal firmada çalışarak aylık yemek parasını çıkarmak siz buna gelişim diye bilirsiniz ama ben öyle demiyorum ben gelecek öldü diyorum, bu kısır döngüde takılıp kaldık. Neden bir türlü insani duygularımızla hareket etmeyi öğrenemedik, neden kendimize hayali sistemler kurduk şuan dünyada belki açlıktan ölen insan sayısı azdır ama ölenler bile kurduğumuz sistemin eksikliğinden değilmidir.
Hepimiz bu sistemin muzdaripleriyiz aslında bu düzen değişebilir ya da düzelebilir mi? sanmam. düzelmekten kastım bana yanlış gelen birisine doğru gelebilir bu her zaman böyledir burjuva ve varoş arasındaki fark bu yüzden var. insan bir hedef belirleyip o hedefi başardığı zaman durmak bilmeyecektir her zaman yeni hedefler yerine geçecektir. zenginlerin daha zengin fakirlerin daha fakir olmasının sebebi belkide budur.
Günümüzde ki başarı nedir, para mı ya da arkana daha fazla topluluk almak mı? başarı bunları günümüzde getirir ama parası ya da arkasında topluluk olan kimseler şuan da başarılı sayılıyor. Sistemi eleştirmek gibi anarşist bir çıkış yapmayacağım ama düşünmeden de edemiyorum kusursuz dünya düzeni gerçekleştirilebilir mi? belki ülkelerin olmadığı tek insan ırkı olduğumuz ayrım yapılmadan böyle yaşamak mümkün mü? kültürlerimiz buna tam manasıyla karşı çıkacaktır ama bundan belki asırlar sonra tek bir insan tek bir kültürün olduğu bir düzen sağlanabilir mi? Ta ki o zamana kadar birbirimizi yok etmezsek.
Kiminle yarışıyorum, lise geçerken daha ne olacağımı bile bilmezken kiminle yarışıyordum, üniversite sınavına girerken kiminle yarışıyordum. İş hayatına gireceğim ve hala kiminle yarışıyorum ben. ben yarışmak değil şu yaşanılmaz hale gelmiş dünyaya bir şeyler katmak istiyorum. Ben kazanmak değil bir şeyler öğretmek istiyorum. Ben insanlara Mitolojinin veya sanat tarihinin ortaya çıkışını anlatmak istiyorum, kendi evime geçebilmek için iş kaygısı düşünmek değil.
Zaman geçtikçe bazı şeyleri umursamamaya başladım, artık her şey çok normal geliyormuş gibi, 10.yüzyılda yaşayan bir adamı 15. yüzyıla ışınlasaydık pek birşey fark etmezdi ama 18.yy. daki bir adamı 21.yy”a ışınlasaydık gördükleri ve göreceği şeyler hakkında dehşete düşebilirdi. her zamankinden daha hızlı ilerliyoruz (belki de sonumuzu getirecek) artık o kadar çok şey çıkıyor ve yenilik geliyor ki o kadar fazla uğraşımız ve zaman kaybetceğimiz eşyamız varki, bence dostlarım dünya çapında minimalist yaşama geçmeliyiz. ilk çağda tek derdimiz yatacak ve yiyecek olmasına karşın şuan da ne kadar derdimiz var ve evet bende savunuyorum ki çoğrafya kaderdir.
Benimle yarışmayın dostlarım rakipsizsiniz, ben çok yoruldum ben yarışmak değil oturup birbirimizle bir şeyleri paylaşalım istiyorum. Adınızı yaşadığını dünyanın dibine kadar kazıyın gene de hiçbirinizi hatırlamayacağım, bu yarışa kendini kaptırmış kimseyi hatırlamayacağım. Oturup dünyanın leyhine düşünen herkese minnettarım.
Ben bir yarışta değilim, dikkat et gittiğin yer sonuca varmaksa eğer ters koşuyor olabilirsin. Yaşamın amacı kendimizi bulmaktır belki de bu yolculuk bizim ömrümüz, kendimizi tanıma çabamız, acelem yok yolum kısa ben bu yarışta değilim.
Bu küçük bir iç dökmeydi okuyan herkese teşekkür ederim. 🙂 yorumlarda buluşmak dileğiyle…