BİR UMUDUN DÜNYASI: BREATHE (NEFES)

Kaynak belirtilmedi

Umudun anlatımı en fazla ne kadar etkin olabilir bir insan yaşamında? En umutsuz anında bile yüreğinin derinliklerine düşen bir umut kırıntısı koca bir varoluşun resmini çizer mi yaşamın derinliğine? Ufak bir hayalin tutunuşu bile umudun gösterimidir aslında. Bir hayal kurarsın ve gerçekleşmesi için umudun olur, hayallerin adım adım geleceğine yön verir ve bunların her aşamasında umudun yol gösterir sana. Umut, hem bir hayal hem de bir hayal kırıklığıdır. Hayalin her adımında gerçekleşmesi için yollar aradığın, kalplere ufak bir ışıltının düşüşü ile başlayıp kütlesi artarak koca bir güneş gibi doğan umuduna kucak açar bazen, bazen de o ufak ışıltının kütlesinin artışına izin bile vermeden en dibe çakılan bir hayal kırıklığına resim çizer umut. Bu yüzden hem bir başlangıç, hem de başlangıca izin vermeden sonlara kucak açan, düşünceler içerisinde yankı bulan, duygular içerisinde karmakarışık bir hâl alan koca bir gerçekliktir umut.



 

Umudun en güzel gösterimini ele alan, vazgeçmemenin, düşüşü kabullenmemenin, hayal kırıklıklarına yer vermeden en ulaşılmaz hayalleri gerçekleştiren bu film döneminin büyük yankı uyandıran isimlerinden biri olmuştur. Breathe, umutsuzluk içinde sürüklenip gittiğinde sana umut ışıklarını hissettiren, hiçbir çaba göstermeyeceğini düşündüğün bir anda seni büyük çabalar içerisine sokan, aşkın ve acının anlatımıyla kalplerde büyük bir dokunuşa imza atan bir filmdir.
Senaristliğini William Nicholson’un üstlendiği, usta oyuncu Andy Serkis’in ilk yönetmenlik deneyimini yaşadığı, Oscar’a iki defa aday gösterilen, ve başrollerini muhteşem oyunculuklarıyla Andrew Garfield ve Claire Foy’un paylaştığı bu film gerçek bir hikayeyi konu alarak aşkın, çabanın ve umudun vazgeçilmez parçalarını bir araya getirerek bir hayalin gerçekliğiyle insanlığa hiçbir şeyin imkansız olmadığını, istemek ve sevmenin her imkansızlığa büyük çareler olabileceğini en güzel şekilde bizlere sunmuştur.


Film İçeriği

Film muhteşem oyunculuğu ile ekranlarda yerini alan başrolümüz Robin Cavendish’in hayatı etrafında geçiyor. Robin, henüz 28 yaşındayken çocuk felci hastalığına yakalanır ve boyundan aşağısı felçli ve solunum cihazı olmadan hiçbir şekilde nefes alamayan ve yaşamı için sadece birkaç ay verilen bir adam haline gelir. Hastalığı ani bir şekilde gerçekleşen Robin, uzun süre depresyonu üzerinden atamaz. Bu durum eşi dahil bütün çevresini oldukça üzen, Robin’in mutsuzluğu üzerine mutsuzluk vadeden bir yaşam durumuna gelir. Eşi Diana bu durum karşısında ve Robin’e duyduğu aşk bağlılığı üzerine eşinden bir an bile vazgeçmeksizin uğraşlar vererek onun psikolojik olarak hayata tutunması için imkânsızlıkların her birini hiçe sayar. Diana için imkânsızlık değil tamamen umut ve hayaller vardır çünkü. Robin’in umutsuzluğu üzerine Diana sonsuz umuda sahiptir. Bu umudunun en büyük payı da eşine olan bağlılığıdır. Robin tedavisini hastanede geçirdiği süre boyunca yalnızlık hissi daha da artış gösterir. Çünkü yaşamın sadece dışarıda olduğunu, gökyüzünü görebilmiş olmanın bile onun için büyük lütuf olduğu hissi onun yalnızlaşmasındaki en büyük etkendir. Diana ise eşinin bu hali üzerine herkesin kabullenmiş olduğu imkânsızlığın en büyük imkân olabileceğini gösterir. Eşini hastaneden alarak kendi evlerine getirir ve tüm zorluk ve aksiliklere rağmen tedaviye evden devam etmesini sağlar. Zaman ilerledikçe insanların tamamen imkânsız gördüğü bir durumu daha gerçekleştirerek Robin’in felçli hastalığına rağmen onu dilediği gibi dışarı çıkarıp nefes alabilmesini, gökyüzünün sonsuz maviliğini görebilmesini ve tekerlekli sandalyenin onun yaşamına hiçbir engel ile yön bulmayacağını göstererek yakın dostunun desteğiyle birlikte solunum cihazını da yanında barındıran bir tekerlekli sandalye icat eder. Robin bu şekilde sahip olduğu yaşamına geri dönmüş gibi hisseder, çünkü artık dilediği her yeri rahatlıkla görebiliyor, her yere kolaylıkla ulaşabiliyor ve sağlıklı bir insanın gerçekleştirebildiği çoğu şeyi gerçekleştirebiliyordu. Robin ara sıra gerçekleşen atakları dışında  sağlıklı yaşamına geri dönmüş gibiydi ve bu durumu yaşıyor olmanın en büyük destekçisi eşi Diana’ydı. Bu icat insanlığın en büyük şaşkınlığı haline gelir. İmkânsızlığın asla var olamayacağını bu durumun sevgi ve çaba ile onarılıp imkân bulacağını en güzel biçimde göstermiş olur.
Bu icat Robin Cavendish gibi çocuk felci hastalığına yakalanan her insanın hayallerine ulaşmasında büyük umut kaynağı olmuştur. Çünkü sonsuz mavilik her insan için vardır, doğanın sahip olduğu her güzellik her insan için en büyük umuttur. Fakat en büyük umut insanın sahip olduğu çevresidir. Bazen umutsuz tek bir anda yakınlarımız tarafından büyük umut vadedilir bize. Çünkü gerçekleşmesi ufacık bir ihtimale dayanan durumda bile umudun var olabileceğini göstermiş olurlar bize. Diana hayat dolu eşi Robin için bağlılığını sadece sağlıklı durumunda değil en büyük hastalığında bile yardımlarını esirgemeden devam ettirmiştir. Robin’in özgürlüğünü ve sonsuza dek sandalyeye bağlı kalacağı düşüncesini güzelleştirerek onu aşkıyla birlikte ayağa kaldırmıştır.

 

Umut yanında olduklarımız, sevdiklerimiz ve sevenlerimiz karşısında anlam bulur. Hayal kurulur, umut edilir fakat bunun hayata geçirilmesi için büyük çabalar sarf edilmesi gerekilir. Bu durum da sevdiklerimize bağlılığımız karşısında gerçekleşmiş olur. Umut, her an ve anda saklıdır sadece derinlerde saklanıp bulunmayı bekler, bu da sevginin en büyük göstergesidir. Hayaller umutlarla birlikte kurulur ve sevgi bu adımların her birinde kendine yer edinir. Umut öyle güçlü bir duygudur ki, bazen olumsuzluklar kapanına kendini hapseder, kurtarılamaz. Çünkü aitliği sadece orayadır, yabancılaşmaz, yalnızlaşmaz ve sessizce ölümü bekler. Bazen de tüm imkânsızlıkları, olumsuzlukları hiçe sayar ve kendi yolunda adım adım ilerlemeye başlar. Attığı her bir adımda yaşamına, hayallerine kucak açar ve hayatının derinliğinde o umut kırıntısının koca bir umuda ulaşacağını bilmeden kendi yaşamı dahil çoğu yaşamın büyük çabalar içerisinde sürüklenip umuda ulaşacağının gülümseyişi olur. 


Filmin yapımcısı gerçek Robin’in oğlu Jonathan Cavendish bu filmi umutların en güzeli ve güzel çabanın büyük bir karşılığını gören babasına ithaf etmiştir. Umutsuzluklarına yaşamına dahil etmeyen ve sın ana kadar çabalayıp, imkânsızlıkların var olmadığını gösteren bu güzel aile, hayatlarını çocuk felci hastalarına adayarak onların yaşamında bir umut ışığının nedeni olmuşlardır.

Robert Cavindish ve Ailesi

 

 


“Çünkü sadece hayatta kamak istemiyorum, hayatı dolu dolu yaşamak istiyorum. (Robert Cavendish)
 

ASLIKARATAS
"Sevdiğimiz ölüler var ve sevmediğimiz diriler çok..."
Subscribe
Bildir
2 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
RAKSODİA AŞKIN TARİFİ
Sonraki
Düşünmek üzerine düşünmek

Düşünmek üzerine düşünmek

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.