İnsan, doğası gereği doğar, büyür ve ölür. En güzel çağın bebeklik dönemi olduğunu dile getirirler ve bize anılarımızdan bahsederler. Anlatırlarken gözünün içi de güler.
Büyüdükçe anladım bu hissi. Bir bebeğin süt kokusundaki huzurda , seninle oyun oynamak isteyişinde , gazı olunca omzuna alınmak istemesinde, saatlerce ninni söyleyip güldürsen hiç bıkmam dercesine bakışlarından anladım.
Öyle güzel bir his ki bu. Anne misin? Sorusunu duyar gibiyim. Değilim lakin, canımmış gibi seviyorum o minik elleri. Bir umut sana bakıyor ve senin kucağına gelmek için çırpınıyor. Nasıl karşılıksız kalınır bunun cevabını veremem.
Çünkü hiçbir bebeğin o delice çırpınışını görmezden gelemedim, gelemezdim.
Onlarla bebek oldum. Çocuksu oldum , evet onlarla oynayıp güldüm. Hatta mızıkçı da oldum yeri gelince ama onlar gibi oldum.
Öğrendiğim ve onlara öğrettiğim şeyler adına da çok huzurluyum .
Dedim ya bir süt kokusu yeterdi …