BİR SORUM VAR!

Sorular mı önemli, cevaplar mı?

Lütfen bu yazıyı okumaya başlamadan önce bu soruya cevap bulmaya çalışın.

Cevap verdiğinizi varsayıyorum ve bu soruyu biraz incelemek istiyorum. Öncelikle soruyu ne için sorarız? Cevap almak için… Peki ya yanlış soru sorarsak, doğru cevabı almamız mümkün mü? Pek değil. O halde ilk bakışta cevap önemli gibi duruyor olsa da sorunun cevaba olan etkisini düşündüğümüzde önemli olanın soru olduğunu fark ediyoruz. Bir dakika ya ne diyorsun huysuz psikolog, bir anda oldubittiye getirdin cevabı diyor olabilirsiniz. Evet farkındayım, hızlı bir giriş oldu. Biraz daha yakından bakalım.

Sanırım yakından bakmadan önce biraz filozoflardan söz etmeliyim. Filozofları diğer insanlardan ayıran şey cevabı amaca ulaşmak için araç olarak kullanmalarıdır. Oysa diğer insanlar için cevap başlı başına ulaşılmış bir amaçtır ve üstüne düşünülmesi pek gerekmez. Bu noktada diyebiliriz ki, ortalama bir insan sorusuna cevap aldığında tatmin olur. Herhangi bir filozof ise cevaplar üzerinde düşünmeye ve yeni sorular sormaya devam eder. Peki, bundan size neden söz ettim? Şöyle ki, gün içinde aklımızdan onlarca soru geçiyor. Ardından bu sorulara bir cevap vermiş oluyoruz. Ama bu cevabın bizim üzerimizdeki etkisinin farkına varamıyoruz. Nasıl yani? Mesela sınavdan düşük not alan bir öğrenci olsun. Bu öğrenci kendisine ‘Bir dahaki sınavda daha yüksek almak için ne yapmalıyım?’ diye sorabileceği gibi pekâlâ ‘Bu kadar düşük almışken diğer sınava neden çalışayım ki?’ diye de sorabilir. Dikkat çekmeye çalıştığım noktayı görebiliyor musunuz? Sizce bu iki soruyu soran kişi aynı cevabı mı alır? Peki, sizce bu iki ayrı cevabı alan kişi aynı davranışta mı bulunur? Kesinlikle hayır! O halde ne sorduğumuz vereceğimiz cevabı etkileyecektir. Peki, o zaman bu doğru sorular ne? Biz bu doğru soruları nasıl soracağız?

Öncelikle belirtmeliyim ki doğru herkese göre değişen bir şey. Aynı şekilde yanlış da… Yazarken özellikle doğru ve yanlış soru olarak yazdım. Biraz kafanızı kurcalamasını istedim. Çünkü biz insanlar genelde bir şeyin doğru mu yanlış mı olduğuna odaklanıyoruz. Oysa bu bakış açısı insanı çok sığ düşünmeye iten bir bakış açısı. Size, düşüncelerinizi ve sorularınızı sadece doğru ve yanlış olarak 2 kategoriyle sınırlandırmak ne kadar mantıklı geliyor? Açıkçası bana göre doğru veya yanlış herhangi bir şey olmadığı gibi doğru ve yanlış soru da yoktur. Amacına hizmet eden ve etmeyen soru vardır. Diyelim ki bir problem ile karşılaştınız.  Eğer bu noktada geçmişe yönelik ‘Neden böyle yapmadım?’ diye sorarsanız bu amaca hizmet etmeyen bir soru olur. Tabi eğer amacınız sorunu çözmek değil de mutsuz ve depresif olmaksa o zaman başka… Bir örnek daha verelim, diyelim ki partneriniz ile sorunlarınız var. Bu noktada ‘Bu sorunları çözmek için neler yapılabilir’ diye sorabilirsiniz. Aynı durumda ‘Partnerim neden bir şey yapmıyor’ diye de sorabilirsiniz. İlk sorunuz muhtemelen problemi çözmenize hizmet edecektir fakat ikinci soru problemi karşı tarafın üstüne yığmanıza hizmet edecektir ve muhtemelen sorunu çözümsüz bırakacaktır. Çünkü ilk soruyu soran kişi partneri ile sorunu konuşmak gibi bir davranışta bulunurken ikinci soruyu soran kişi partnerine karşı pasif agresif tavırlar sergileyecek ve çözüm için adım atmayacaktır. Peki, bu anlattıklarımdan sonra sorduğumuz soruların verdiğimiz cevaplara etkisini ve cevapların davranışlarımıza etkisini görebiliyor musunuz?

Ben hayatımda bir şeyler ters gittiğinde kafamın içindeki düşüncelere ve kendime sorduğum sorulara bakıyorum. Bunu her zaman yapamasam da genelde yapmaya çalışıyorum. Çünkü evrende her şey algıladığımız kadar var ve neyi nasıl algılıyoruz kısmına baktığımızda karşımıza kafamızın içindeki düşünceler ve sorular çıkıyor. Bu yüzden ‘Neyi, ne için soruyoruz ve bu soru amacımıza ne kadar hizmet ediyor?’ sorusu farkındalık oluşturması açısından faydalı bir soru olacak gibi duruyor. Biliyorum, bunu yapmak burada yazdığım kadar kolay değil. Ama bu konuda egzersiz yaparak, gün içinde bir sorun yaşadığınızda çözüm aşamasında ne sorduğunuza dikkat ederek, bunu alışkanlık haline getirmeniz mümkün.

Bugün bu yazıyı yazdım çünkü yazıya başlamadan önce size sorduğum soru, bu hafta bulunduğum sınıfta soruldu ve en yakın arkadaşım dışında soruya pek yanıt veren olmadı. İşte bu durum beni, bu satırları yazmaya itti…

Söylemek istediğim pek çok şey var. Fakat çok fazla tekrara düşmemek ve yazıyı da çok uzatmamak adına söyleyeceklerimi burada sonlandırmaya karar verdim. Umarım amacınıza hizmet eden soruları ve yanıtları bulursunuz. Mutlu kalın.

Huysuz Psikolog
Kendini bulma arayışında bir deli (;
Subscribe
Bildir
2 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Giriş
Sonraki
POZİTİF DÜŞÜNMEK

POZİTİF DÜŞÜNMEK

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.