Herkesin kendisine ait bir başarı tanımı var. Hatta toplum tarafından “başarılı” olarak kabul gören birçok kişinin kendilerine ait başarı tanımları bulunmakta. Türk Dil Kurumu başarıyı; bir işi istenilen bir biçimde bitirmek, muvaffak olmak olarak tanımlamakta. Başarı en basit anlamda bir hedefi gerçekleştirmek veya bir hedefe ulaşmak olarak tanımlanabilir.
Peki nedir bu Başarı Paradoksu?
Herhangi bir sistem içerisinde (okul, işletme, spor vs.) sistemin kendi önlerine koydukları başarı basamaklarını tamamlayarak hedefe ulaşan kişiler başarılı olarak görülmekte. Yani, başarı sistemin bir oyuncusu olabilmekten geçiyor. Peki, aynı hedefe başka basamaklarla ulaşabilecek bir kişi sistemin önüne koyduğu basamakları tırmanamadı diye başarısız sayılır mı? Başarı hedefe ulaşmak mı yoksa sistemin bir oyuncusu olabilmek mi?
İşte başarı paradoksu karşımıza tamda bu noktada çıkmakta. Sistemi değiştirebilecek olanlar sistemin bir oyuncusu olarak başarı sağlamış kişiler. Bu kişiler sistemin oyuncusu olarak başarı sağlayabildikleri için sistemi değiştirmeye gerek duymuyor çünkü sistem onlar için mükemmel çalışıyor. Sistemin kurallarının hedefe ulaşmayı engellediğini iddia eden kişiler sistem içinde başarılı olamadıkları için sisteme müdahale edemiyorlar ve hedefe ulaşabilecek dahi olsalar başarılı sayılmıyorlar. Sistem bu insanlara izin bile vermiyor.
Kişi kendisinin başarılı olmasına izin vermeyen bu sistemi terk ediyor ve ömür boyu başarısız damgası taşıyor. Sistemin kurallarını koyanlarsa bu sistem içinden başarılı oldukları için sistemi de kendilerini de başarılı olarak görüyorlar. Peki, kurallarını kendiniz koyduğunuz bir oyunda sizce gerçekten başarılı mısınızdır?
Bu noktada aklıma hep Einstein’ın o meşhur dahi tanımı aklıma gelir;
“Aslında herkes bir dâhidir. Ama siz kalkıp bir balığı ağaca çıkma yeteneğine göre yargılarsanız, balık tüm ömrünü bir aptal olduğuna inanarak geçirecektir.”
Balık ağaca tırmanamadığı için başarısız mıdır?