Hem hüzünlendiren hem de tebessüme neden olan bir haber başlığı gördüm; “20 Yıl hayvanat bahçesinde yaşayan ayı, doğaya salındığında hayali hücresindeki hapsine devam ediyor.” Hücreniz oldu mu sizin de hiç, sınırlarınızı başkalarının belirlediği, dışına çıkamadığınız bir alan içerisinde yaşadığınız?
Konuyu kendi üzerimden ele alayım. Birçoğu gibi ben de evlenme çağı gelen yetişkinlerin, görücü usulüyle evlenerek çocuk yapma ihtiyacı duyduğu için dünyaya getirdiği, daha çok korunmasız seks mahsulü bir bireyim. Benim gibi biraz daha şanssızsanız eğitimsiz ve bir hayli muhafazakar bir ailenin bireyi olabiliyorsunuz ve artırıyorum hayatınızı bile kaydırabilecek o ‘xx’ kromozomuna sahip olabiliyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın isyan etmiyorum fakat kırgınım biraz. Bu kısımları yüzeysel olarak geçerek konumuza dönüyorum.
Dünyaya gelmemizin nedeni olan insanların, hayatımızda ki etkilerinin ne denli büyük olduğu konusunda hem fikir miyiz, yoksa abartıyor olabilir miyim bazı şeyleri? ‘Ben doğurmasına vesile oldum ve ben de doğurdum, o yüzden bu ortaya çıkan şey bize itaat etmeli’ zihniyetiyle var edilen ve ziyan edilen belki de milyonlarca hayat var. Daha en baştan değersizleştirilip köleleştirilmiş… Sevgi adı altında baskılanarak, empoze edilen doğrular ve yanlışlar yüzünden fikirlerini dile getiremeyen, farklı düşündüğü zamanlarda kendini suçlayarak eksik hisseden, sürekli birileri tarafından kabul görme ihtiyacı duyan bir ‘şey’den bahsediyorum. Kendini bir kabuk içerisine hapseden, kendisine olan inancını geçiyorum sevgi, saygısını dahi kaybedebilen, her şeyden ve herkesten nefret etme raddesine gelebilen bir ‘şey’den bahsediyorum.
Bir ‘şey’den bahsediyorum; mutsuzluğa hapsedilmiş, sevginin anlamını bilmeyen, öz güveni pamuk ipliğine bağlı olan, sahip olduklarını veya olamadıklarını bir kenara bıraktığımızda kendisinden dahi vazgeçebilen, hata yapma lüksünün olmadığını düşünerek hatalarından kuleler yapmış, bildiklerini, bilmediklerini, bildiğini zannettiklerini birbirine karıştırıp, karmakarışık olmuş ve bir ‘şey’ olabilmek için oradan oraya savrulan bir ‘şey.
Bi’ hayattan bahsediyorum; gerekli imkanlar sağlandığında düşünebileceklerinin sınırı olmayan bir hayal dünyasına sahip, doğru yönlendirmelerle (bakın kontrol etmek değil yönlendirmek) neler yapabileceğini kendisi keşfedebilen… Bir kafes içerisine tıkılıp kalmayan, yaşamını o kafesten çıkma isteği içerisinde tüketmeyen, çıktığında veya çıkarıldığında ise hayali hücresindeki hapsine devam etmeyen bir insandan bahsediyorum. Benden bahsediyorum, belki biraz da senden, ondan bundan bahsediyorum işte.